Yazım kuralı ile bazı durumlarda bir sözcüğü iki ayrı sözcük yapma olanağı vardır.
“Tat” sözcüğü bana göre iki ayrı sözcüğü içerir.
Kılavuzlarda yazılışları doğru belirlenseydi, bu iki sözcüğü “tat” ve “tad” diye daha açık görebilirdik.
Koyduğunuz yazım kuralları dilin zenginleşmesine yardımcı olmalı.
“Dün birsürü konuk ağırladık.” cümlesindeki “birsürü” bitişik; “Çoban önünde bir sürüyle köyden çıktı.” cümlesindeki “bir sürü” ayrı yazıldığında iki ayrı sözcük çıkar ortaya. Tıpkı “birtakım insanlar” ile “bir takım elbise” örneğinde olduğu gibi.
Neyse ki, “Dağlarda binbir çiçek açar.” derken “binbir”in bu durumda bitişik yazılması gerektiğini yaza yaza sonunda TDK’ye kabul ettirebildik.
Şimdi yeniden “tat” sözcüğüne dönelim.
Türkçe sözcüklerin sonu sert ünsüzle biter. Ancak birbiriyle karışabilecek sözcükleri ayırmak, karışıklığı önlemek için halk bazı sözcükleri yumuşak söylemeyi yeğler.
Aklıma gelen birkaç örnek vereceğim: Binilen “at” ile isim anlamına gelen “ad”; bitki anlamındaki “ot” ile ateş anlamındaki “od”; başımızdaki “saç” ile ekmek pişirilen “sac” birbirine karışmasın diye birini sert, diğerini yumuşak söyleyip yazıyoruz.
Yabancı kökenli olan “haç” ile “hac” da bunlar arasında sayılabilir. Böyle yazdığımızda iki ayrı sözcük ortaya çıkıyor; birini diğerinin gölgesinden kurtarmış oluyoruz, hatta giderek bir sözcüğün yok olmasını önlemiş oluyoruz.
Düşündükçe başka örnekler de geliyor aklıma. Ut/ud sözcükleri de aynı öbekten. Biri çalgı, diğeri “edep,........