Carl Gustav Jung, psikiyatrinin çok önemli bilginlerinden biri. 1875 yılında İsviçre’nin Kesswil kentinde dünyaya geldi, 1961 yılında Küsnacht kentinde öldü. Filoloji uzmanı bir papazın oğluydu. Eugen Bleuler’in yönettiği Burghölzli Akıl Hastanesindeki araştırmaları Jung’a psikiyatri alanında uluslararası bir ün sağladı.
Yazar olarak bizi edebiyattan, edebiyatçılardan sonra en çok besleyecek olan bilim dalının psikiyatri olduğunu hiç kuşku duymadan söyleyebilirim. Anılar, Düşler, Düşünceler (Can Yayınevi, 2024) kitabını okuyunca bu düşüncem daha da pekişti. DTCF’de Psikoloji Bölümü bizim edebiyat bölümünün bir kat üstündeydi. Kendi bölümlerini bir kale gibi, bir sit alanı gibi korumaya almış hocalarımız yüzünden çok istediğimiz halde bize yararlı olacak bu bölümlerden dersler alamazdık. Hâlâ öyle mi bilemiyorum?
Aniella Jaffe’nin Jung’la birlikte hazırladığı Anılar, Düşler, Düşünceler yalnız Jung’u anlamamda değil, Freud’u da daha iyi anlamamda bana yardımcı oldu. Daha da önemlisi insanı anlamamda yardımcı oldu.
“Sonuçta insan kendini yargılayamayan bir olgudur ve başkalarının iyi ya da kötü yargılarına bırakılmıştır.” diyor ve şöyle devam ediyor Jung:
“Kendime uzaktan bakıp kaderimi gerçekten nesnel bir biçimde........