Türkiye ve Sudan geleceği birlikte yazmalı-III

Geçen hafta, Sudan’da emperyalist baskının neden olduğu istikrarsız ortamda, insanlık suçları işlemeyi alışkanlık hâline getirmiş, çokuluslu bir milis kuvvet olan Hızlı Destek Kuvvetleri (RSF)’nin 2013’ten itibaren yine Batı emperyalizminin mali ve siyasi desteğiyle silahlı bir aktöre dönüştürüldüğünü yazmıştım. ABD yaptırımları ile ekonomik araçları felç edilen Sudan Hükûmeti, yine 2013’ten itibaren, “altın madenciliği” can simidine sarılmak zorunda kaldı. Sudan’da RSF’nin etkin olduğu bölgelerde yoğunlaşan yüzlerce “altın” sahasında, yabancı yatırımlı özel “altın madenciliği” RSF’nin kontrolünde âdeta patlatıldı. RSF güçlendikçe altın madenciliği büyüdü; altın madenleri çoğaldıkça da RSF’deki paralı milis sayısı ve ateş gücü arttı.

Sudan’da El-Beşir Hükûmeti, 2015’te, 15 bin Sudanlı milis askeri, Yemen’de, anti-emperyalist Husilere karşı, Suudi Arabistan ve BAE askerlerin önünde etten siper olacak şekilde savaştırdığı için ABD yaptırımlarından kurtulacağını düşünüyordu. Fakat ABD, -RSF’nin sorumlu olduğu- insan hakları ihlallerini bahane ederek ekonomik yaptırımlara devam etti. Batı’nın gizlediği hedef, ekonomik zorluklarla boğuşturduğu Sudan Hükûmeti’ni kemer sıkmaya; halkı ise El-Beşir’i düşürmeye zorlamak; arkasından Sudan’ı kanlı bir iç savaşın içine itmekti.

2017’de, yine Batı’nın zorlayıcı telkinleri neticesinde, El-Beşir Hükûmeti, RSF’yi yasal ve özerk bir askerî organ olarak kurumsallaştırmak zorunda kaldı. İnsanlık suçlusu RSF’nin özerk bir kurumsal kimliğe kavuşması, Sudan’ın batısı ile güneydoğusunda adalet duygusunun yitirilmesine ve etnik temelli ayrışmanın derinleşmesine yol açtı.

RSF’nin askerî özerkliğini hararetle destekleyen ABD, Ekim 2017 ayında, Sudan’ın terörle mücadelesini dillendirerek ekonomik yaptırımlardan bazılarını kaldırdığını açıkladı. ABD yaptırımları, zaten gevşemek zorundaydı. Zira, Sudan’ın 2017’de güçlükle yapabildiği petrol, altın ve tarım ürünlerinden oluşan dışsatımının yüzde 55’inin alıcısı Çin idi. Sudan’a zarar veren yaptırımların Çin’in işine yaradığını anlayan ABD, yaptırımlardan Çin’in işini zorlaştıracak olanları seçerek kaldırdı.

ABD’nin diğer yaptırımları kaldırmayı ağırdan alacağını anlayan Sudan Hükûmeti, Kızıldeniz’de askerî üs arayışında olan Türkiye ve Rusya’ya yaklaşmaya başladı. Nitekim, Sudan Hükûmeti, Rus özel askerî şirketi Wagner’e altın madenciliği imtiyazı verdi. Böylece, Sudan’daki altın madenciliği, RSF ve Wagner ortaklığına evrilmiş oldu. Hatta, bu durumun Sudan altınının yüzde 85’inin BAE ve Rusya’ya kayıt dışı olarak satılmasına yol açtığı yönünde iddialar da ortaya çıktı. Wagner’in altın madenciliğinde ortaklık geliştirdiği RSF’ye askerî........

© Aydınlık