Hayalî Türk-İsrail savaşı

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın TBMM açılış konuşmasında “İsrail saldırganlığı, Türkiye’yi de içine almaktadır. Vatanımız, milletimiz, bağımsızlığımız için bu devlet terörüne elimizdeki her imkânla karşı duracağız.” dedi. Fanteziyi seven Türk medyasının havada kaptığı bu konuşma, Türkiye-İsrail savaş senaryolarının konuşulmasına yol açtı. TBMM’de kapalı oturum bile yapıldı. Filistin ve Lübnan’daki İsrail bombardımanlarından etkilenen Türk kamuoyu, bu yapay rüzgârı ciddiye aldı.

Caydırıcılığınızı, caydırıcılığınızın yetmediği yerlerde de zaferi sağlayacak çok sayıda faktör vardır; ama aralarında “tehdidi vatanınızdan en uzak sahalarda karşılama” yeteneğiniz ile “savaşı kesintisiz ve kısıtsız sürdürme” kabiliyetiniz, yani yerli ve millî savaş sanayiniz altın kıymetindedir.

Yerli ve millî savaş endüstrisi bulunmayan bir devlet, silah ve cephane bakımından bağımlı olduğu devletlerin izin verdiği ölçüde savaş yeteneğine sahiptir. Doğu Akdeniz donanmalarını, -teknik açıklamalara boğmadan, en kaba hâliyle- “tehdidi uzaktan karşılama” dinamikleri bakımından masaya yatıralım ve kimin kimden korkması gerektiğini birlikte görelim…

9.500 kadar denizci askeri ile ve denizden güç aktarma yeteneği olmayan İsrail Donanması’nda güdümlü mermi (füze) veya modern torpido atabilen platform olarak, yalnızca;

-4 adet 1.900 tonluk Alman tasarımı genç korvetleri;

-3 adet 1.275 tonluk ABD tasarımı orta-yaşta korvetleri;

-8 adet 430-500 tonluk İsrail tasarımı yaşlı hücumbotları;

-3 adet 1.600 tonluk Alman tasarımı yaşlı denizaltıları,

-3 adet 2.000 tonluk Alman tasarımı genç havadan bağımsız denizaltıları bulunur. Yeni gemi inşa süreci yavaşlamış olan İsrail Donanması’nın bir miktar Batı silahlarına bağımlılığı bulunmakla beraber, yerli ve millî silah/cephane/teknoloji üretim yeteneği fena değildir.

Akabe Körfezi’ndeki kıyılarını Yemen gibi tehditlere karşı koruyabilmek için savaş gemilerinin 1/3 kadarını Kızıldeniz’de konuşlandırmak zorunda kalan İsrail Donanması, aynı zamanda meşhur Demir Kubbe’nin (Iron Dome) vazgeçilmez bir parçasıdır.

Bu nedenle, kıyılarından uzaklaşan İsrail Donanması, İsrail topraklarında hava savunma zafiyetine yol açmaktadır. Özellikle Doğu Akdeniz ve Kızıldeniz’deki ABD savaş gemilerinin bile ana varlık nedeninin, İsrail hava savunmasını desteklemek olduğu düşünülürse, İsrail Donanması’nın kritik hava savunma rolü nedeniyle kıyı sularından kolay kolay ayrılamayacağını görmek gerekir.

Gelelim, İsrail saldırganlığının hedefinde olduğu iddia edilen Türkiye’ye… 45.000 kadar denizci askeri ile denizden güç aktarma yeteneği de bulunan Türk Donanması’nda güdümlü........

© Aydınlık