15 Aralık 2024 / 15:55…
Yıllardır eylem alanlarındayım, yürüyüşler, mitingler ve asıl önemlisi grev alanları, grev çadırları, sloganlar, konserler vs. İşin aslını sorarsanız; son Osmanlı döneminden günümüze kadar kent kökenli, bürokrasinin, devlet idaresinin, askeriyenin, bilimin ve sanatın içinden gelen bir ailenin çocuğuyum. Yani benim ne gecekondu, ne köyden göçme ne de fabrikada çalışma hikayelerim oldu.
Cemil Meriç'in dediği gibi bir tek işçinin dahi elini sıkmadan kendimi işçi sınıfının ve Bilimsel Sosyalizmin yakınlarında buldum. Hatta bir ara hakkımda "Sınıf mücadelesinin papyonlu neferi" söylentisinin de çıktığını duydum ve sevindim.
Belki de onun için Almanya'da Engels evini (Fabrika) birlikte gittiğim arkadaşlarımdan çok farklı bir ruh hali ile gezmiştim. Yaşam bana nerede durduğun kadar nasıl durduğunun da ne kadar önemli olduğunu gösterdi.
Bu serüvenimin bana kazandırdığı, emek ve sermaye çatışmasının yanında asıl önemli olan ezen ve ezilen ilişkisi olduğudur. 150 gündür grevde olan Polonez İşçileri ile 3 Ağustos en son da 13 aralık günü buluşmuştum.
15 Aralık 2024 / 16:06…
………………. ! bu satırları yazarken Vatan Partisi Gn. Sekreteri Özgür Bursalı'dan yazışma grubumuza bir haber düştü "Turhan Özlü ağabeyimizi kaybettik... Acımız büyük. Başımız sağolsun."
…………………!
Gazi olaylarındaki öncü görev, Ergenekon sürecinde yaşananlar, yazışmalarımız, Ece ve beni yüreklendiren sohbetler, zarafet, bilgelik, hep gülen bir yüz ve hiç yaşlanmayan delikanlılık saniyeler içinde akıp gitti hafızamdan.
Çok ani oldu ama her savaşçı gibi son ana kadar cephede ve ayakta olmasından daha doğal ne olabilirdi ki? diye düşündüm…
Biraz kendime geleyim, bu haftaki yazıya devam ederim…
16 Aralık 2024 / 06:........© Aydınlık