Affedersiniz! Ferdi Tayfur’u kaybettik!
Senenin 2. gününde Türk Müziği'nin sevilen sesi Ferdi Tayfur'u kaybettik. Ferdi Tayfur'la aynı plak şirketindeydik iyi tanırdım. Dinler miydin? derseniz bazı şarkılarını seçer dinlerdim. Klasik Türk Müziği eserlerinden okuduğu "Gençliğimin Şarkıları" albümü enteresandır, tavsiye ederim dinleyin. Tayfur besteleri yerli melodilerle örülmüş, kır ve kentin harmanlanmış haliydi. Albümleri milyonlar satan, tek bir konserine 200 bin insanı toplayan bir figürden bahsediyoruz! Bu milletin hangi damarını sızlatmış, harekete geçirmiştir ki bu insanlar onu baş tacı etti? Kimilerinin toplumun "geri tarafını" beslediği iddiası olsa da o iş o kadar kolay inkâr ve tarif edilecek gibi değil.
Sanal bir tanımlamayla "Arabesk" denilen üslûbu yıllardır dikkatlice takip ederim, bunu da hiç saklamam. Müzikolojik, tarihsel ve sosyolojik birçok ipucu dökülür önünüze. Öncelikle belirteyim; müzik tacirlerinin uydurduğu arabesk tür değil Doğu'da ve Batı'da bir üslûptur, tavırdır, bunu ilerde uzun uzun anlatırım.
Batı demişken; yıllarca Orhan Gencebay'ın orkestrasyon, armoni ve ritm mantığını anlattık durduk, duymak istemediler. Ne zaman ki dünyaca ünlü İngiliz rock grubu Led Zeppelin'in solisti Jimmy Page, Rolling Stone dergisine "Müziğimizin Orkestrasyon ve armoni mantığını yıllardır Türk müzisyen Orhan Gencebay'ın ritm ve alt yapılarından besliyoruz" dedi ve iş değişti. "Evropa" diyorsa vardır bir hikmeti! diye bizim dinlemeyen takım da gizli gizli dinlemeye başladılar.
Gelelim Müslüm Gürses'e… Abi kardeş kadar yakındık. Bu satırları okurken belki inanamayan hatta rahatsız olanlar mutlaka olacaktır. Senfoni bestelemiş bir müzisyen bunları nasıl yazabilir değil mi? Vallahi bir zararını görmedim hatta müziğin tarihsel yürüyüşünün farklı bir alanını onun üzerinden takip ettim de........
© Aydınlık
