İngiltere’de ırkçı saldırılar ve Solingen
Birleşik Krallık, özelinde İngiltere ve Kuzey İrlanda ırkçı saldırılarla karşı karşıya günler geçirdi. Polisler yaralandı, araçları ve karakolları yakıldı, Müslümanlara saldırıldı. Olayların başlangıç noktası Kuzey Batı İngiltere’deki bir ufak kentte 3 ufak kız çocuğunun dans dersinde bıçaklanıp öldürülmesiyle başlıyor. 6, 7 ve 9 yaşlarındaki kızları öldüren 17 yaşındaki siyahi bir Ruandalı genç. Galler’de doğmuş yani Britanyalı, bu kültürde büyümüş, rengi Afrikalı ama kendisi Afrikalı değil. Reşit olmadığı için polis ismini saklıyor.
“Rengi Afrikalı” dedim. Çünkü siyah/beyaz/siyahi gibi sıfatlarda ırkçılık kokusu var, subliminal bir biçimde. Ne beyaz ırk kâğıt gibi bembeyaz, ne siyah denilen ırk katran kadar simsiyah. Bu sıfatları dilimize sokan “beyazlar” kendileri bembeyaz, yani temizliğin, masumiyetin, gelinliğin rengi gibi betimlerken, rengi daha koyu olan, köle olarak çalıştırdıkları, alıp sattıkları, üzerlerinden ticaret yapıp çok paralar kazandıkları asıl masum ve temiz insanları katran, karanlık, gece, kir sıfatlarını andıran “siyah” olarak betimlemişler, bilinçaltımıza verilen subliminal bir mesajla onları aşağılamışlar. Zenci de kullanılır dilimizde ama buna da ırkçı diye itiraz edenler var… Bu nedenle ben burada “rengi koyu”, “rengi Afrikalı” gibi terimler kullanacağım şimdilik…
Belki rengi koyu Ruandalıyı saklamamalıydı polis çünkü polisin bu hareketi sosyal medyada şaibeli mesajlara, öldürenin Müslüman ve mülteci olduğuna dönüştü. Acaba örtük niyet bu muydu, sığınmacılara saldırılsın diye miydi sorusu da akla geliyor maalesef. Zaten dünyada İslamofobi adı altında yine karalayan subliminal bir kavram geliştirilmiş durumda, zaten Işid gibi örgütler Batı tarafından yaratılıp Müslümanları kafa kesen caniler olarak tanıtmakta, zaten şeriatın hırsızın kolunu kes gibi maddeleri Müslümanlığı ilkel ve cani bir din olarak tanıtmaktayken bu son olayları sosyal medyada bir Müslümana yüklemek zor olmadı. Alt yapı yıllardır hazırlanmıştı.
Konuyu iki ayrı koldan inceleyebiliriz. Bir yanı sokak olayları, diğer yanı ırkçılık. Önce sokak olaylarıyla başlayalım. Bu tür sokak olayları hep oldu Birleşik Krallıkta. Ne zaman ekonomik zorluklar başlasa, halk ekonomik olarak sıkışsa, sokaklarda yağmalama, otomobil yakma, polise saldırma gibi olaylar görülür. Benim anımsadığım ilk olay 1970lerin sonu, 80lerin başında Liverpool Toxteth’da ve Londra Brixton’da olmuştu. Neden ekonomikti. Eminim öncesinde de vardı, sonrasında da defalarca oldu.
Bu defa da asıl neden ekonomik. Önce Brexit ile ekonomi bir sarsıldı. Ardından Covid geldi, ekonomi iyice sarsıldı. Daha sonra Ukrayna ve İsrail’e savaşlarında yapılan ekonomik ve silah yardımı yine ekonomiye olumsuz yansıdı. Varsılların ve büyük şirketlerin vergisi iyice azalırken, işçi ve memur vergi ödedi ama varsıl yoksul makası ülkemizdeki gibi çok açıldı.
Önceki Başbakan Rishi Sunak’ın eşinin 6 milyon pound vergi kaçırdığı ayyuka çıkınca mecbur ödediler ancak bu tam miktar mıydı, azaltacak başka yollar buldular mı açıklanmadı. Covid devresinde sokağa çıkmak yasakken eski Başbakan Boris Johnson’ın hükümet binasında içkili partiler vermesi ile ülkede yozluk tavan yaptı. Alım gücünü kaybeden ve bu yozlukları izleyen halk içten içe kaynamaya, öfkelenmeye başladı.
Çok kazanan kesim vergi kaçırma yolları bulunca, Man adalarından, Rishi Sunak’ın eşi gibi nondom statüsüne (İngiltere’de yaşayıp orada yerleşik değil statüsü altına gizlenmiş) kadar azalan vergi gelirleri ücretsiz olan sağlık hizmetlerinin azalmasına, daha az doktor, daha az yatak, daha az hemşire gibi kesintilerle........
© Aydınlık
visit website