Antik Anadolu Coğrafyasında Zorluklara Direnen Bir Aşk: Bir Efes Masalı

Bu incelemede Antik Yunan döneminde kaleme alınmış olan Bir Efes Masalı adlı kitabın incelemesine ek olarak, dönemin edebiyat geleneğine, yazarın hayatına, esin kaynaklarına ve işlediği temalara dair bilgilere de yer verilmiştir. Merak ettiğiniz başlıklara yönelebilirsiniz. Vakit ayıracak olanlara şimdiden teşekkür ederim.

Genelde Atinalı filozof Ksenophon’la karıştırılan Efesli Ksenophon, adının önündeki takıdan da anlaşıldığı üzere Efeslidir. Bugün ülkemiz sınırları içindeki İzmir şehrinde yer alan ve Antikçağ’ın en önemli şehirlerinden biri olan Efes’te doğup büyüdüğü rivayet edilir. Yaşamı hakkında elimizdeki veriler sınırlı olmakla birlikte, isminin de bir takma ad olduğu düşünülür.

M.S. 2. yüzyılda yaşadığı tahmin edilen Efesli Ksenophon’dan geriye yalnızca “Bir Efes Masalı Habrokomes ve Anthia” adlı bu kitap kalmıştır. “Ephesiaka” orijinal adıyla Yunan dünyasında bilinen bu anlatının günümüze bir özet şeklinde ulaştığını söyleyenlere ek olarak, tam metin şeklinde okuduğumuzu ifade edenler de vardır.

Antik Yunan adlı kitapta Tommaso Braccini’nin kaleme aldığı makalede öykünün özet olarak günümüzde varlığını sürdürdüğü ifade edilir. Kaderin birbirinden ayırdığı evli çiftin pek çok olumsuzlukla karşılaşmasının ardından yeniden bir araya gelmeleri ve mutlu sona ulaşmaları öykünü ana gövdesini oluşturur. Fakat Bir Efes Masalı bundan çok daha fazlasıdır.

Antik Yunan medeniyetinde filizlenen destan, tragedya, komedya, mimos gibi edebi eserlerden sonra sıra elbette düzyazıya gelecektir. Kimi yazarların eserleri nesir olarak adlandırılır. Elbette o dönemde “roman” gibi bir tabir yoktur. Günümüzde bu eserleri sınıflandırmış olsak da, o dönemde yaşayanlar ve birkaç yüzyıl sonra o eserleri inceleyen eleştirmenlere göre muğlak bir kategoriye aittiler. “İskender'in Romanı” olarak bilinen romana dek dek kaleme alınan eserlere çeşitli isimlendirmeler takılır. İmparator Iulianos “plasmatadan” yani “icatlar” derken, 9. yüzyılda yaşamış Doğu Roma (Bizans) patriği Photios ise “dramata” terimi kullanır. “Anlatımsal olaylar dizisi” olarak ifade edilebilecek bu kavram içine dahil edilen eserlerin “gerçeklerden kaçış” olduğu söylenir.

Günümüzden geriye baktığımızda bu türün ilk ortaya çıkışının M.Ö. 1. yüzyıla uzandığını görürüz. Fakat net olarak bildiğimiz ilk örnek M.S. 1. yüzyılda Aphrodisiaslı Khariton’un (kent, günümüzde Aydın ilimizin sınırları içinde kalır) yazdığı “Khaireas ile Kallirrhoe’nin Maceraları” adlı eserdir. Öykü, türün belli başlı özelliklerini içinde barındırır. İskenderiye kökenli Akhilleus Tatios’un yazdığı “Leukippe ile Kleitophon’un Maceraları” da bizleri M.S. 2. yüzyıldan selamlar. Günümüze tam metin şeklinde ulaşan ve yine öncü olan eserlerden bir diğeri ise Longos tarafından yazılan “Daphnis ile Khloe'nin Aşkı”dır (incelemesi için bakınız: #162609961) Bu 3 anlatının ortak yönü ise birbirini seven bir kadın ve bir erkeğin başından geçenlerin anlatılması. Aksiliklerin ardı arkası kesilmez ve işin içine bazen tanrılar, bazen kötü niyetli kişiler, bazen kader bazen de kehanetler girer.

Günümüze ulaşan romanların sonuncusunun yazarı ise Emesalı Heliodoros’dur. Etiyopya Öyküleri adlı eserde Theagenes ile Kharikleia'nın hikâyesi anlatılır. Pek çok özgün unsurun bulunduğu bu esere ek olarak bir de günümüze ulaşmamış birkaç roman örneği bulunur. Bunlardan biri geriye yalnızca birkaç fragmanı ve Bizanslı (Doğu Roma) patrik Phoitos tarafından yazılmış bir özeti kalmış olan Thule’nin Ötesindeki Hatıralar adlı eserdir. Yazarı ise M.S. 2. yüzyılda yaşamış Antonios Diogenes’tir.........

© Aydınlık