Ortadoğu’dan dünyaya bakmak
İsrail’in Gazze soykırım harekâtı genişleyerek sürerken, Türkiye’de çeşitli siyasi güçlerin verdiği tepkilerin farklılığına şahit oluyoruz. Tepkilerin farklılığı, özünde ideolojik ön kabullerin farklılığından geliyor. Bu ön kabuller, farklı siyasal güçlerin Ortadoğu’da olup bitenleri nasıl bir kuramsal ve kavramsal çerçeveye oturtarak açıklayacaklarını belirliyor. Dünyaya baktığınız açı, görebileceklerinizin de sınırını çizmiş oluyor.
Bazı muhafazakâr-İslamcı çevreler başlarını ellerinin arasına almış, oldukları yerde çökmüş, perperişan vaziyette ağlıyorlar. Hükümetin ve ona bağlı güçlerin tutumu bu çizgide. İsrail ve ABD’yi eliyle engelleme yeteneği olmadığı için diliyle kınıyor. Buradaki yetenek, Türkiye’nin ve Türk milletinin yeteneği değil. Onları görebilme ve kullanabilmeyi mümkün kılan bakış açısının, dolayısıyla ideolojik ön kabullerin yeteneği. Bu eksende yayın yapan TV kanallarını açıyoruz, her gece bir Gazze haberi; parçalanmış insanlar, yıkılmış binalar... Çaresizlik ve mazlumluk manzaralarından seçkiler izliyoruz. Filistinlilerin uğradığı muameleye öfkelenirken, içimizi hem acıma duyguları hem de alttan alta İsrail’in gücüne ilişkin önyargılar dolduruyor. Haberlerin içeriğinde mazlumların haklılığına, direndiklerine, teslim olmayışlarına ve İsrail’in güçsüzlüğüne, yenileceğine olan inanca ilişkin bir tane ima bile yok. Müslümanlara yapılan zulmü izliyormuş görüntüsü altında mazoşist bir gösteriye şahitlik ediyoruz.
Merkez sağ ve sol güçler arasında görülen........
© Aydınlık
visit website