Trump Avrupa’nın küreselcilerine savaş açtı |
ABD’nin 5 Aralık'ta yayımladığı “Ulusal Güvenlik Stratejisi” Trump ABD’si ile Avrupa arasındaki uçurumun derinleştiğini bir kez daha teyit etti. 1945 sonrası dönemle tarihi bir kopuşu işaret eden belge, AB’yi açıkça hedef alarak tarihi bir stratejik ittifaka yeni bir darbe vurdu.
Her yeni ABD başkanlığı, görev süresinin başında yayınlanan bir dizi stratejik metinle ulusal güvenlik önceliklerini belirler. Başkan tarafından imzalanan “Ulusal Güvenlik Stratejisi” (“National Security Strategy”, NSS) bu “doktrin belgeleri” arasında en üst düzeyde olanıdır.
Trump’ın bu yeni stratejik doktrini, Avrupa ile ABD arasında siyasi bir kopuşu temsil ediyor. Bu yeni belgede, Avrupa artık stratejik bir öncelik olarak görünmüyor ve eski kıtayı düzeltmek için siyasi müdahalelerin gerekli olduğu düşünülüyor. Avrupa’nın içinde bulunduğu “ahlaki çöküşünü” durdurmak için ABD'nin MAGA (Make America Great Again) ideolojisine uygun vatansever ve egemenlikçi partileri desteklemeye hazır olduğu da belirtiliyor.
Bugüne kadar hegemonya amacına ulaşmak için Batı’nın, özellikle de Avrupa emperyalistlerinin kullandığı ‘demokrasi ve insan hakları’ gibi terimlere yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi’nde rastlamıyoruz.
Yeni strateji; Avrupa ülkelerini “medeniyetlerin yok olma” riski konusunda uyarıyor, Ukrayna konusunda işbirliği yapmalarını istiyor, “güvenlik garantilerinin” kaldırılacağına işaret ediyor ve milliyetçi partileri küreselci iktidarlara karşı açıkça destekleyeceğini ifade ediyor.
Tarih DoktoruVeniamin Popov, journal-neo.su/fr sitesinde “Trump yönetimi ile Batı Avrupa güçlerinin yönetici çevreleri arasında ayrılık” başlıklı yazısında şöyle diyor: “Trump ile Avrupa güçleri arasındaki çatışma muhtemelen sadece devam etmekle kalmayacak, aynı zamanda daha da şiddetlenecek. ABD Başkanı, aslında kendi liberal-küreselcilere savaş açtı: Amerika'daki Demokrat Parti destekçileri ile Batı Avrupa devletlerinin yönetici elitleri arasında bir tür ittifakın oluşması, Beyaz Saray'ı yeni siyasi çizgisini savunmak için daha kararlı adımlar atmaya itecek gibi görünüyor, bu da objektif olarak ABD-Rusya ilişkilerinin normalleşmesi için iyi bir zemin oluşturuyor.”
Yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi, Amerikan dış politikasının önceliklerini kökten değiştiriyor. Önceki tüm Amerikan yönetimleri (son olarak Biden yönetimi) sözüm ona uluslararası terörle mücadele, Rusya ve Çin ile çatışma gibi sorunlara öncelik verme eğilimindeyken, Trump yönetimi, Batı yarımküreye özel önem veriliyor. The Washington Post’a göre belge, “Monroe doktrininin Trump sonucu” olarak adlandırdığı, Latin Amerika'da bir tür Amerikan üstünlüğünü yeniden tesis etme isteğini de dile getiriyor ve “Batı yarımkürede acil tehditlere yanıt vermek” amacıyla ABD'nin dünyadaki askeri varlığının “yeniden düzenleneceğini” duyuruyor.
Latin Amerika, yeniden ABD'nin ana etki alanı haline getirilmek isteniyor.“Uyuşturucu ve göçmen akışını durdurmakla kalmayıp, bu ülkelerin varlıklarına ve kaynaklarına da erişim sağlamalıdır” denilen belgede, Trump’ın Meksika ve Venezuela’ya karşı izlediği saldırgan ve enerji kaynaklarına el koyma politikası belgede de teyit edilmiş oluyor.
Diğer taraftan, belgede, Rusya bir tehdit olarak değil, stratejik istikrarın acilen yeniden tesis edilmesi gereken bir güç olarak gösterilmektedir. Trump, Rusya ile Ukrayna arasında barış sağlanması için çaba göstermektedir. Avrupalı küreselcilerle en büyük kavgası da bu alandadır. Çin ise, mümkün olan en iyi anlaşmanın yapılması gereken bir ticari rakiptir.........