2017 yılından bu yana Berlin’deyim. 2024 yılına girmemizle beraber politik göçmenliğimde yedinci yılımı doldurmuş oldum. Bu yedi yıl içerisinde genel seçimler, yerel seçimler, başkanlık seçimleri, salgınlar, depremler, krizler, savaşlar, işgaller yaşandı. Hem memlekette hem dünyada geleceğimizi belirleyen devasa olaylara şahit olduk.
Kendi hayatımda da büyük değişiklikler yaşadım elbette. Yazılarımda kişisel hallerimi yazmamaya gayret ediyorum. Fakat tahmin edilebilecek bin bir hal geldi başıma. Ailem, arkadaşlarım ödenen bu “bedeller” için hep teselli etti beni. Ülkede kalsaydım daha kötü olacakmış dediler hep.
Fakat bu durum değişti artık. Teselli edilecek bir halimiz yok bence. Memleketin başka bir ülkede yaşama fırsatını yakalayan şanslı azınlığı haline geldik bizler. Burada ne yaşarsak yaşayalım “memlekette olmaktan daha iyi” hale geldi hayatlarımız.
Eminim ki sizler de yakın çevrenizden örnekler verebilirsiniz. Gençler, kadınlar, LGBT ’lar, Kürtler, Aleviler, Hristiyanlar, depremzedeler, depremde evlerinin başlarına çökeceğinden korkanlar, herhangi geçerli bir diploması olanlar, rejimle başları belaya girenler, rejimle başları belaya girme ihtimali olanlar, çocuğu olanlar, çocuk yapmayı düşünenler, yoksullar, hasta olanlar, işsizler, nefes almak isteyenler, insanca yaşamak isteyenler…
Herkes ama herkes başka bir ülkeye göç etmeyi düşünüyor, çoğu bunu istiyor, çoğu bunu deniyor. Artık memleketten sohbet ettiğimiz dostlarımızı bizler teselli ediyoruz. Ülkesinde yaşamanın ödettiği........