TÜRK RESİM SANATI 2

Cumhuriyet Dönemi Türk Resim Sanatı için Türk Sanat Tarihi evreleri

1-GÖK TANRI İNANCI DÖNEMİ

Uygur, Göktürk, Hun ve daha eskilerin bilinmezliklerine doğru gittikçe Türklerin doğaya saygılı bir sanat anlayışları görülür. Türkler, Tanrı tarafından kendilerinin yeryüzünde insanlığa düzen, huzur, adalet getirmek için gönderildiklerine inanırlar. Bu yüzden fetihçi, düzenleyici bir ruh ve anlayış içerisindedirler. Ne doğanın kopyası ne de doğadan kopuk bir sanat anlayışları vardı. Tüm sanat ürünlerinde bu fetihçi ruhu sezeriz. Doğayı fetih edercesine yeniden yapılandıran, yorumlayan bir anlayışla sanat ürünleri ortaya koymuşlardır. Sadeleştirilmiş, stilize doğa figürlerinde, özellikle kutsanmış kartal, geyik, kurt, at, gibi hayvanlar, kuşlar, bitkiler göze çarpar. Bu tür motifleri, giysilerde, çadırlarda, kilimlerde, silahlarda ve çeşitli araçlarda süsleme elamanı olarak kullandıkları görülür.

Türkler tek tanrıya, Gök Tanrı’ya inanıyorlardı.

Tek tanrı inancı, İslamiyet’le birlikte halk arasında hala yoğun bir şekilde devam etmekte. Gök Tanrı’ya “Ulu Tanrı” diyen Türkler, İslam'da da aynı hitapları yüce Yaradan için kullanmayı sürdürmüşler.

Gök Tanrı inancına göre güzel ruhlar göl kenarlarında, yüce dağ başlarında, ulu ağaçların diplerinde ve güzel yerlerde bulunurlar. Türkler buralarda Tanrı’ya yakarır, dileklerde bulunurdu ve bu nedenle tüm doğa güzellikleri korunur, doğa yersiz kirletilmez, katledilmez. Bunlar Gök Tanrıya karşı gelmek gibi düşünülürdü.

Türk Gök Tanrı’sında cinsiyet ve insana benzerlik tasavvuru yoktur. Birçok dinde olduğu gibi tanrıça kavramı da yok, evlilik de görülmez. Bu yüzden ki Türklerde kadın erkek ayrımı görülmez.

Ulu Tanrı’nın tapınakları yok. Resimleri, heykelleri düşünülmemiş. Oysa ki antik Yunan Tanrıyı insanlar gibi düşündüğünden, Tanrıları ideal vücutlu insan heykelleri gibi tasvir etmişler.

Kam davulları üzerinde güneş, ay, yıldız, şimşek, kayın ağacı, gökkuşağı gibi sembol resimler, temel inançların sanata yansımaları olarak görülmelidir.

Türk Kahramanlarının mezar başlarına öldürdüğü düşmanlarının sayısı kadar “balbal” denilen heykeller yapılıp dikilmiş.

Hunlarda büyük devlet adamlarının ölülerini Gordion’da ve Adıyaman’daki Nemrut kral mezarlarında olduğu gibi büyük suni tepelerin altına gömdükleri görülmekte.

Doğayla bu kadar içli dışlı yaşayan doğacı bir ulusun sanat zevkinde, doğa sevgisinin çokça yer alması bu mantıkla ancak izah edilebilir.

2-İSLAMİ DÖNEM VE DİĞER DİNLERİN ETKİLERİ

Çok geniş bir coğrafyaya yayılan Türklerde din değişikliklerine çoklukla rastlanır. Tamamen Han, Hanedanlık gibi yönetimlerce zorunluluk, zaruret diyebileceğimiz nedenlerle din değişiklikleri görülse de halk ata dini Gök Tanrı inancını, şaman geleneklerini yeni inançları içinde sürdürmüş. Türklerde Hristiyanlık, Musevilik, Mâni gibi dinlere girmiş sonra terk etmiş, hala bu tür dinleri sürdüren küçük oranda Türkler var. Sanatsal hayatlarında bu tür inançların etkisini izlemek mümkün. Mesela; Uygur, Göktürk dönemlerinde Mâni dinine giren Türk resimlerinde duvar freskleri, dini merasim resimleri ve heykelleri görünür.

Türklerin kahir ekseriyeti İslam dinine girdi. İslam'ın figüre sıcak bakmaması nedeniyle Müslümanlar insan figürlerinden uzak durmuşlar. Aslında yasak olan puttur. Puta tapmak, put yapmak yasaklanmıştır. Bu Müslüman yorumu geleneksel Türk Resim Sanatından insan figürünü çıkarmış, yerine süsleme unsuru olarak geometrik motifler getirmiş. Bu bakımdan Türk İslam sanatında geometrik, bitki, dal motifleri arabesk bir örgü içinde, yüzey değerlendirmesi-süsleme olarak kullanılmış.

Bunun yanında kitap sayfalarında tasvir amaçlı küçük boyutlu “minyatür” denen resimler görülür. Osmanlı minyatürleri; askeri sefer, kuşatma, padişah portreleri, saray merasimlerini anlatan tasvirci, realist görünümler arz eder. Minyatürlerde ışık, gölge, perspektifin bulunmaması sanatsal bir eksiklik değil, tasvir amacının bir gereğidir. Perspektif ve gölge, tasviri engeller. Günümüzde birçok resim anlayışı bu yönde gelişmekte… İslam'da çizgi, çizgi örgüsünün yarattığı leke, yüzey değerlendirmeleri soyuttur. Modern dünyanın sanatta geldiği noktalardan biri de budur. Bunların en güzel örneklerini Türk İslam Sanat Tarihinde görebilmekteyiz.

3-SANATTA BATILILAŞMA ÇABALARI-BATI TARZI RESİMLER

CUMHURİYET DÖNEMİ

Batı tarzı resimler batılılaşma çabalarının bir parçasıdır. Osmanlı geri kalmışlıktan kurtulmanın yolu olarak batının ilim, teknoloji ve kurumlarını oluşturabilmenin çabalarına girdi. Tanzimat dönemindeki bu çabalar, sanatta da kendini gösterdi.

Dünyanın farklı coğrafyalarında farklı sanatlar oluşmuş, Bunların hiçbiri Avrupalı sanatçılar kadar araştırmacı, bilimsel olamamış, geleneksel düzeyde kalmışlar.

Osmanlı'nın Batıya dönüş çabaları, bir kurtuluş, kalkınma çabasıydı. Ancak; Batıya dönüş çabalarının ilme, akla dönüş........

© Antalya Son Haber