KÜRT VE ZAZA MİTOLOJİSİNİN ARKAİK TEMELİ
Bu makale; Saka Gök Tanrısından Zerdüştlüğe, Şehname’den “Kürt ve Zaza Mitolojisi”ne
Saka–Med–Pers–Turan hattında bir okuma denemesidir.
Saka (İskit) bozkırının Gök Tanrısı ile başlayan inanç çizgisi, Med ve Pers coğrafyasında güneş merkezli Mitra kültüyle derinleşmiş, Zerdüştlüğün iyilik–kötülük dualizmiyle sistemleşmiş, nihayet İslâm sonrası dönemde Firdevsî’nin Şehnamesi’nde mitolojik bir tarih kurgusuna dönüşmüştür. 19. asırdan sonra oluşturulan, bugün “Kürt mitolojisi” diye anlatılan pek çok efsane ve inanç katmanı aslında bu geniş Saka–Med–Hun–Pers–Turan havzasının yerel varyantlarıdır. Aynı şekilde “Zaza” adına dayalı modern kimlik ve “Zazaca” dile atfedilen kadimlik iddiaları da tarihsel olarak çok yenidir; 13.–14. yüzyıl müelliflerinde görülmeyen bu adın 17. yüzyılda Evliya Çelebi’de “Ekrâd-ı Zaza” şeklinde ortaya çıkması, meselenin tarihî derinliğini ciddi biçimde tartışmaya açmaktadır.[1]
Bu makalede, Saka Gök Tanrısı Papaios’tan güneş–Mitra kültüne, oradan Zerdüştlük ve Şehname’ye uzanan çizgiyi takip ederek; “Kürt” ve “Zaza” adları etrafında örülen modern mitolojilerin gerisindeki Turanî arka planı göstermeye çalışacağım. Dil meselesinde ise, Zaza/Kürt konuşma biçimlerinin Hint–Avrupa dil ailesine yerleştirilmesini reddetmekten ziyade, bu sınıflandırmanın tarihî ve tipolojik sınırlarını tartışacak; Zaza adının geç ortaya çıkışına dikkat çekerek “Zazaca”ya kadim, müstakil bir dil muamelesi yapmanın ilmî bakımdan problemli olduğunu vurgulayacağım.
Saka Gök Tanrısı Papaios, Herodotos’un aktardığına göre İskitlerin göksel en yüce ilâhı ve Yunanların Zeus’u ile özdeşleştirdiği “gök baba”dır.[7] Modern araştırmalar, bu tanrının adının kökünde “baba” anlamlı *Pāpaya şeklinin bulunduğunu, Papaios’un göğü ve ilâhî otoriteyi temsil ettiğini göstermektedir. Papa kelimesi buradan tekâmül eden bir tanımdır. Papaios olarak algılanan gök kubbeye Zerdüşt öncesi “Zaus” adıyla tapınılmıştır. Zeus kelimesi Asyatik bir kelimedir. Akdeniz havzası milletlerinde Zeus olarak gök kubbe kastedilmiştir. Etrüsklerde Zeus, tanrısal gök kubbe kabul edilmiş, adına kurban kesilmiştir.[7] Bu baba tanrı, daha sonraki mitolojik çağlarda insan şeklinde betimlenen bir tanrıya dönüşerek mabetleri yapılmıştır. Bu Gök Tanrı, daha sonra Hun, Göktürk ve Oğuz geleneğinde Tengri adıyla karşımıza çıkacak olan göksel babanın erken bir görünümüdür. Saka–İskit hayvan üslubunda gördüğümüz güneş kursları, Hitit güneşi, kartal, geyik, at figürleri; bozkırın göğe ve güneşe dönük inanç ufkunu açıkça yansıtır. İran ve Turan’ın Derinlerinde adlı eserimde de vurguladığım gibi, Papaios ile Tengri arasındaki süreklilik, İran platosu ile Türkistan bozkırını ayırmayan, tam tersine birbirine eklemleyen bir “Turan” tasavvuruna işaret eder.[2]
Bu göksel Tanrı’nın güneşle özdeşleşmesi veya güneş aracılığıyla görünür hâle gelmesi, Saka–Med–Pers–Hun hattında Mitra/Mihr kültüyle yeni bir boyut kazanır. Eski İran geleneğinde Mitra, önce “ant, söz, ahit ve ışık” tanrısıdır; Avesta’da Ahura Mazda’nın yardımcı ilâhlarından biri olarak anılır. Zamanla, özellikle Sasani devrinde Mitra’nın güneşle ilişkisinin güçlendiğini; Kirmanşah şehrindeki Tâk-ı Bostan ve Persepolis yakınlarındaki Nakş-ı Rüstem kabartmalarında Mitra’nın kralın arkasında ışınlarla çevrili bir figür olarak tasvir edildiğini gördüm.[2] Mitra, tapınılan güneştir. Anadolu’da 25 Aralık’ta Mitra festivalleri yapılırdı. Konstantin, İsa’nın doğum gününü bu güne denk getirdi. Mardin’deki güneş tapınağı, yeni bulunan Diyarbakır’daki Zerzevan tapınak kalıntıları Mitra kültüne aittir.[7] Mitra, antların ve anlaşmaların koruyucusu olarak ateşle, dolayısıyla da güneşle ilişkilendirilir; iyi–kötü mücadelesinde ışığın ve doğruluğun yardımcısıdır. Bu kültün temeli, Türk’ün yaratılış destanındaki Tanrı Kayra Han ve yer tanrısı Erlik Han’ın versiyonlarıdır. Hazar Denizi bölgesi ve tüm İran’da Mitra ve Zerdüştlüğe evrildi.[2]
Bozkırdaki Gök Tanrı–güneş inancının, İran platosunda Mitra adıyla daha “hukukî–ahlâkî” bir içerik kazandığını söylemek abartılı olmayacaktır. Mitolojiden Felsefeye kitabımda ifade ettiğim üzere, “bozkırın Gök Tanrısı dağların ardında Mitra adıyla güneşe iner, soyun töresini gökten yere indiren artık bu ant tanrısıdır.”[3] Bu cümle, Saka Gök Tanrısı ile Zerdüştlük arasındaki köprüde Mitra’nın merkezi rolünü güzel özetler.
Zerdüştlük (Mazdeizm), bu mirası alıp büyük bir teolojik–ahlâkî sisteme dönüştürür. Ahura Mazda hikmet sahibi Yüce Rab; ona karşı çıkan Ehrimen ise kötülüğün, karanlığın, yalanın ilkesidir. Dünya, iyi düşünce–kötü düşünce mücadelesi olarak görülür; yazatalar bu mücadelede Ahura Mazda’nın yardımcı güçleridir. Güneş ve ateş kutsaldır; ama tanrılaştırılmaz, tanrısal ışığın ve hakikatin sembolü olarak........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein