BOKIRDAN DÜNYA'YA AKAN DÜŞÜNCE (1) |
Varna’nın eski Odessos, Köstence’nin Tomris olduğu şu kıyı şeridinde insan, sahilin yalnız ticaret değil düşünce ve üslup taşıyan bir ağ kurduğunu daha iyi görüyor. İon dünyasının “soru sorma” biçimi, Miletli düşünürlerin logos merkezli tavrı, karşı kıyılara uğraya uğraya Karadeniz’in içlerine ilerlerken, aynı zamanda Ege, Levant, Karadeniz arasında mal, insan ve fikir dolaşımı kuruyordu. Bernal’ın işaret ettiği gibi, “klasiğin kökenini sadece içine kapalı bir Yunan mucizesi olarak okumak yerine Afrasya ve Karadeniz çevresinin çok-merkezli etkileşimleri içinde görmek gerekir. (2)
Kıyıların “Ege ayağı” açıktır: Milet’liler, Batı Karadeniz kıyılarında tarihî adı Tomris yeni adı Köstence, tarihî adı Odessos yeni adı Varna olan kıyılarda koloniler kurdular. Bu iskeleler aynı zamanda içeriye doğru giden fikir ve teknik koridorlarıydı da Aynı hat, alfabe gibi temel bir “teknolojinin” de taşıyıcısıydı: Yunan alfabesi Fenike yazısından türetildi; Fenikeliler turanîdir. Atina’nın MÖ 403’te İyon (Milet) alfabesini resmen benimsemesi bu aktarımın siyasal, idarî boyutunu da gösterir. Bu çerçeve, Roux’nun bozkır-Akdeniz eşiğine dair geniş senteziyle de uyumludur. (3)
Kıyının “bozkır ayağı”nı ise altın ve keçi kılı anlatır: Tuva/Arzhan-2 kurganında (MÖ 7. yy sonu–6. yy başı) birlikte gömülen Hakan ve Hakan’ice çifti, binlerce altın plaka ve “hayvan üslubu”yla bir sarraf-teknoloji seviyesini çağrıştırır; metal işçiliği ve ikonografi, mobil bir estetik dilin nasıl kurulduğunu gösterir. Altay’daki Pazırık halısı (MÖ 4.–3. yy), düğüm tekniğiyle bu dili tekstile çevirir; Issık/“Altın Elbiseli Adam” ise Saka çağında metal–dokuma–mit bağını adeta........