SEÇME VE SEÇİLME HAKKI VE TÜRK TOPLUMUNDA KADININ YERİ VE ÖNEMİ
Kadınların seçme ve seçilme hakkı, modern Türkiye’nin demokratikleşme sürecinin dönüm noktalarından biri olduğu kadar, Türk toplumunda kadının tarihi, kültürel ve siyasal konumunun yeniden anlamlandırılmasına imkân veren köklü bir toplumsal dönüşümün de simgesidir. Bu sürecin ve kadın haklarının toplumsal gelişim içindeki yerinin daha iyi anlaşılabilmesi amacıyla, Türk Ocakları Ankara Şubesinde; İslâmiyet öncesi Türk toplumsal yapısından Cumhuriyet devrimlerine uzanan tarihi arka planı ve günümüz kadın temsil ile katılım pratiklerini bütüncül bir perspektifle ele alan kapsamlı bir sunum gerçekleştirildi.
Türk Ocakları Ankara Şubesinin her hafta Cuma akşamları düzenlediği geleneksel sohbet programının bu haftaki konuğu ise, 5 Aralık Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı Tanınmasının yıl dönümü dolayısıyla, Türk toplum yapısı ve kadın çalışmaları alanında önemli katkılarıyla tanınan UMAY Ana Türk Dünyası Kadınlar Birliği Ankara Temsilcisi ve Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Meşkure Yılmaz oldu.
Yılmaz, “Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı: Tarihi Süreç, Uluslararası Belgeler ve Türkiye’deki Gelişim” başlıklı kapsamlı sunumunda, 19. yüzyıldaki emek ve hak arayışı hareketlerinden başlayarak kadınların siyasi temsil ve katılım sürecini ele aldı.
İslâmiyet öncesi Türk toplumundan Cumhuriyet devrine, Osmanlı modernleşmesinden günümüz Türkiye’si ve Türk Dünyası’na uzanan geniş bir tarihsel perspektif içinde kadının toplumsal konumu ile siyasal haklarının gelişimini analiz eden Yılmaz, sunumunda, sanayi toplumunun yarattığı dönüşümlerin etkisinden uluslararası normatif belgelerin getirdiği standartlara, Cumhuriyet dönemi reformlarının kurucu rolünden günümüz kadın temsilinin niceliksel ve niteliksel boyutlarına kadar kapsamlı bir çerçeve ortaya koydu.
Konuşmasına 8 Mart 1857’de ABD’nin New York kentinde yaşanan kadın işçilerin eşit ücret ve insanca çalışma şartları mücadelesiyle başlayan Prof. Dr. Meşkure Yılmaz, bir yıl sonra Amerika Sosyalist Partisi’nin 8 Mart’ı Ulusal Kadınlar Günü ilan etmesiyle sürecin kurumsallaştığını belirtti. Yılmaz, 1910’da Kopenhag’da toplanan II. Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda alınan “Dünya Kadınlar Günü” kararıyla bu tarihin uluslararası nitelik kazandığını aktardı.
1979 tarihli CEDAW, 1995 Pekin Deklarasyonu ve Eylem Platformu ile 2011 tarihli İstanbul Sözleşmesi’nin kadın hakları alanında dönüm noktası olduğunu ifade eden Yılmaz, milletlerarası sözleşmelerin ulusal hukuk üstü bağlayıcılığına dikkat çekerek, “Kadın hareketinin uzun ve zorlu mücadelesi sonucunda güçlü bir uluslararası mevzuat oluşmuştur” dedi.
İslâmiyet öncesi Türk toplumunda kadının yeri ve önemine dikkat çeken Prof. Dr. Meşkure Yılmaz, Türklerin tarih boyunca kadın–erkek eşitliğine dayalı bir toplumsal teşkilatlanmaya sahip olduklarını vurguladı. Eski Türklerde kadının devlet işlerine katılabildiğini, toy ve kurultaylarda hakanın yanında hatunun da söz sahibi olduğunu, ailenin ve sosyal düzenin kadın–erkek ortaklığı üzerine inşa edildiğini belirten Yılmaz, bu dönemin modern zamanlarda daha çok hukuki ve teorik çerçevede tartışılan eşitlik kavramının ötesine geçen; kadının toplumun asli unsurlarından biri olarak kabul edildiği bir ‘denge düzeni’ sunduğunu ifade etti.
Yılmaz ayrıca, kadının toplumdaki yüksek statüsünün Türk mitolojisinde önemli bir yere sahip olan Umay Ana kültünde karşılık bulduğunu, doğurganlık, bereket ve koruyuculuk gibi kavramların kadın üzerinden sembolleştirildiğini aktardı. Ayrıca evlilikte tek eşliliğin genel ilke olduğunu belirten Yılmaz, kadın ile erkek arasındaki ilişkinin hiyerarşik değil, karşılıklı saygı ve işbirliğine dayalı bir yapıya sahip olduğunu söyledi.
Yılmaz, Osmanlı’nın yükseliş ve özellikle yıkılış dönemlerinde kadın........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Rachel Marsden