menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

10 KASIM; ATATÜRK, DUA VE BEDDUA

6 18
09.11.2025

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Başkomutanı, Başöğretmeni ve büyük lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün;

“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır; ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”

Sözü, onun her insan gibi bir gün bu fani dünyadan ayrılacağının bilinciyle yaşadığını; hayatın geçiciliğini, millet ve devletin ise kalıcılığını idrak eden, ölümü doğal bir gerçek olarak kabul eden inançlı bir insan olduğunu açıkça ortaya koyan önemli bir vecizesidir.

Atatürk’ün bu derin hayat ve devlet anlayışı, onun düşünce dünyasının ne kadar geniş ve köklü olduğunu; sadece aklın rehberliğine değil, aynı zamanda inanç ve vicdanın aydınlığına da değer verdiğini; en önemlisi insanın fani bir varlık olduğunu, kalıcı olanın ise iyilik, bilgi ve imanla yoğrulmuş eserler bırakmak olduğunu bilen, zekâsını ve analitik düşünme yeteneğini devletinin ve milletinin hizmetine sunan, bu yönüyle gerçek bir aydın ve münevver fikir adamı olduğunu ortaya koymaktadır. .

Milletinin geleceğini yalnızca silahla değil, inanç ve imanla beslenen bilgi, eğitim ve kültürle koruyacağına, kalıcı gücün ise ancak ilimle ve imanla aydınlanmış bir nesille mümkün olacağını inanan Atatürk’ün düşüncelerini besleyen en önemli kaynak, çalışmaya, okumaya ve öğrenmeye olan tutkusu olmuştur.

57 yıllık hayatının büyük bir bölümünü cephelerde savaşarak geçiren Gazi Mustafa Kemal Atatürk, dönemin zorlu şartlarına ve kısıtlı imkânlara rağmen çalışmaktan, okumaktan ve araştırmaktan asla geri durmamış, yoğun ve yüksek tempolu yaşamında ve hatta savaş cephelerinde dahi okumaya zaman ayırmış, bilgiye ve öğrenmeye olan tutkusunu hiçbir şartta kaybetmemiştir.

Kitap sevgisi ve okuma alışkanlığı son derece yüksek, araştıran ve sorgulayan bir lider olan Atatürk; her fırsatta yeni bilgiler edinmiş, okuduğu kitapların birçoğuna el yazısıyla notlar düşmüş, önemli gördüğü bölümlerin altını çizmiş, bazen eleştiri yazıları eklemiş ve yazarak düşünmüştür. Okuduklarından ve satır aralarından çıkardığı derin sonuçları ise hem devlet yönetimine hem de toplumsal hayata yansıtmış; aklın, bilimin ve imanla yoğrulmuş bir vicdanın rehberliğinde güçlü bir millet inşa etmiştir.

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’e (s.a.v.), Hira Mağarası’nda inzivaya çekildiği sırada Cebrail (a.s.) vasıtasıyla indirilen Alak Suresi’nin ilk beş ayeti ve İslam’ın ilk emri, insanın ve toplumun zararına olan her şeyi yasaklayan, faydalı olanı emreden; öğrenmeye, öğretmeye ve ilme büyük önem veren “Oku” çağrısıdır.

İnsanlığa okumanın, öğrenmenin ve bilginin önemini bildiren bu evrensel ilahî emir, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün düşünce dünyasında da derin bir karşılık bulmuş, milletin kurtuluşunun ancak çalışmakla, okumakla, araştırmakla, cehaletten kurtulmakla ve aklın-bilimin rehberliğinde ilerlemekle mümkün olduğunu görmüş, “Okumak demek, yalnızca ne anlama geldiğini bilmeden kelimeleri ezberlemek değildir. Okumak, düşünmeyi, anlamayı ve uygulamayı bilmektir.” sözüyle de hem Kur’an’ın bu evrensel emrini, hem de çağdaş medeniyetin yolunu işaret etmiştir.

Aynı zamanda, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) ümmetini çalışmaya teşvik eden, “İki günü eşit olan zarardadır” hadisinde buyurduğu gibi, eldekiyle yetinmeyip sürekli ilerlemeyi öğütleyen anlayışını kendisine rehber edinen Atatürk; hiçbir zaman dünde takılıp kalmamış, ancak dünden ders almış; geçmişte yaşamamış, fakat geçmişin acılarını ve yaralarını görmüş; bu nedenle daima yüzünü geleceğe, bilime ve ilme çevirmiştir.

Anıtkabir’i ziyaret edenlerin dikkatini çeken en önemli noktalardan biri, Atatürk'ün özel kütüphanesinde yer alan yaklaşık 3 bin 900 kitabın sergilendiği “Anıtkabir Müzesi Kitaplığı”dır.

Atatürk’ün anıt mezarının bulunduğu Ankara Anıttepe’deki Anıtkabir Kompleksi’ni gezmek; mozolenin yer aldığı şeref salonunun hemen altında bulunan, üç bin metrekarelik kapalı bir alanda kurulmuş “Kurtuluş Savaşı Müzesi’ni” görmek; Atatürk’e, silah arkadaşlarına ve vatan uğruna can veren tüm şehitlere rahmet dilemek ve dua etmek; çocuklara, gençlere ve ziyaretçilere Atatürk’ün hayatını, mücadelesini ve Cumhuriyet tarihini anlatmak/anlamak büyük bir anlam taşımaktadır.

Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin gelişmiş, müreffeh ve güçlü bir ülke olması için milletini daima çalışmaya, üretmeye ve ilerlemeye teşvik etmiş, bu yolda aralıksız gayret göstermiştir.

Atatürk’ün Türk milletini daima çalışmaya, üretmeye ve ilerlemeye neden teşvik ettiğini anlamak için, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) bilgiye ve öğrenmeye verdiği evrensel değeri çarpıcı biçimde ifade eden “İlim Çin’de de olsa ona tâlip olun. Çünkü ilim her Müslümana farzdır.” hadisini idrak ederek okumak ve hem aklen hem de kalben yorumlamak, aklını kullanan her insan için yeterlidir.

O dönemde dünyanın en uzak ve ulaşılması en güç coğrafyalarından biri olan Çin’i bir sembol olarak kullanan Peygamberimiz (s.a.v.), bu hadisiyle ilim yolculuğunun zahmetine ve mesafenin önem taşımadığına dikkat çekmiş; ilmin yalnızca dini bilgi ve dini konularla sınırlı olmadığını, hayatı anlamak, insanlığa faydalı olmak ve toplumsal ilerlemeyi sağlamak için gerekli olduğunu vurgulamıştır. Bu hadisiyle, İslam’ın bilimsel, ilim ve kültürel anlamda sınır tanımadığını, öğrenmeyi ibadet derecesinde gördüğünü de açıkça ortaya koymuştur.

Bilime, akla, ahlaka ve çalışkanlığa dayalı bir toplum yapısı inşa etmeye ömrünü adayan Gazi Mustafa Kemal........

© Antalya Son Haber