ÖĞLE RAKILARI |
buyurun içelim birer kadeh
güzeldir öğle rakıları efendim
unutulmaz
bir kadından söz eder gibi
utangaç, gizli yasak
bilir misiniz efendim öğle rakıları
yeni resimlere benzer gündüz gözüyle
gündüz gözüyle bakılan
yeni resimlere inanmazsınız
bir asmalımescit meyhanesinde, perada
biraz küf, mazi, mahrem kokan
biraz tünel, sait faik, mösyö rober.
Mehmet Kemal’in öğle rakıları şiiriyle başlamasak olmazdı bu yazıya.
Ahmet Oktay vefat haberini duyduktan sonra aşağıdaki yazıyla anar Mehmet Kemal’i. (1921-1998)
“Mehmed Kemal'in son şiir kitabının adıydı bu başlık. Ölüm haberini duyduğumda, birlikte içtiğimiz öğle rakılarının sohbetlerini özledim birden. Masa adamıydı; öfkelerine, huysuzluğuna rağmen, gönül adamıydı: eskilerin nekre dedikleri kişilerdendi. Belleğimi zorladığımda, Ankara'da o zamanki adıyla Hergele Meydanı'ndaki 15. Yıl Kıraathanesi'nin kapısını açarken görüveriyorum onu. Koltuğunun altında bir tomar dergi. Tek sayı çıkabilen, dönemin solcu şairlerinin şiirlerini içeren o dört sayfalık Meydan dergisi belki.
Ahmed Arif'in Hasretinden Prangalar Eskittim'e almadığı Akşamüstü şiiri de orada çıkmıştı. Şöyle
başlar:
Temsil bir akşamüstüdür şarabi
Bahçeler ve bağlar üzre hükümran
Tam dünyayı dolaşmak saatindesin
Ay ışığı su içer birazdan
Kızarmış kalçalarını çanlar
Alabildiğine vurur
Sen çocuk tulumunda matbaa mürekkebi
Rüsva olmuş ellerinin emeği
Manşetlerde kilometre kilometre yalan
Sallanır durur
Orhan Veli'nin Yalnızlık şiiri de Meydan da çıkmıştı: Bilmezler yalnız yaşamayanlar / Nasıl korku verir sessizlik insana / insan nasıl konuşur kendisiyle / Nasıl koşar aynalara, Bin cana hasret / Bilmezler.
Yıl 1948. Demek ki 50 yıldır tanıyormuşum Mehmed Kemal'i. Daha ortaokul öğrencisiyim. 15. Yıl'a sık gelmezdi. Gazeteciydi, hem de iyi gazeteci. Politik mücadelenin hızlandığı yıllardı, Mehmed Kemal de haber peşinde koşardı. Ara sıra, kaçamak yapabildiğim gecelerde Kürdün Meyhanesi'nde görürdüm. Öğle rakılarına başlamamız, fiilen gazeteciliğe başladığım ve Ankara'ya döndüğüm yıllara, 27 Mayıs sonrasına rastlıyor. Habib Edip Törehan'ın sahipliğindeki Yeni İstanbul gazetesinin, o zamanki adıyla, Meclis muhabiriyim. Mehmed Kemal'in gazetenin ilk Ankara temsilcisi olduğunu daha sonra, kendisinden öğrendim. Mavi başlıkla çıkardı Yeni İstanbul. Söylemek gerekir: o yıllar için yenilikti bu. Mehmed Kemal'le 1968'de Vatan gazetesinde birlikte çalıştık. O, Ankara temsilcisi idi ben
Meclis muhabiri. Mehmed Kemal'den mesleğin inceliklerini öğrendim. İlk daktilomu o aldırdı taksitle. Herkes bilmez: Bir ara Ankara'da Kalem diye bir meyhane işletti. Gazetecilerin, edebiyatçıların, tiyatrocuların, ressamların mekânıydı. Yuvarlak bir masamız vardı. Kimi günler gün ışıyana kadar süren sohbetler olur, şiirler okunurdu. Tek parti döneminin de DP döneminin de çekmişlerindendi. Acılı Kuşak'ta anlatır çektiklerini, yazarlara, şairlere çektirilenleri. Dört şiir kitabı çıkardı Mehmed Kemal. Bir dönemin toplumcu şiiri içinde varlık gösterdi. Ama gerçek bir şairin tutkusu yoktu........