menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

ARADAKİ FARK

9 1
11.11.2025

Siyaset arenasında Genel Başkan düzeyinde iki akademisyen var.
Benim bildiğim bu iki isim dışında başkaları da var mı bilmiyorum.
İki siyasetçinin dünyaya, olaylara bakışı, yaklaşımı ve çözüm önerisi birbirinden bir hayli farklı.
Her iki Genel Başkanın ülke siyasetinde en çok konuşulan yönleri Suriye politikası üzerinden oluyor.
Malum, Suriye'de yaşanan iç savaş sonrası insanlar ülkelerinden canlarını korumak için taşıyabilecekleri neleri varsa yanlarına alarak komşu ülkelerin sınırlarına yığıldı.
Haliyle, ülkelerindeki iç savaştan kaçanların büyük çoğunluğu da ülkemize geldi.
Bunların birçoğu ülkemizi geçiş olarak kullanıp Avrupa'ya geçmek istiyordu.
Uluslararası hukuk kurallarına göre sınırlarımıza yığılan insanların reddedilmesi mümkün değildi.
Yani, kabul etmek hukuki zorunluluktu.
Süreç, 2011 yılında başlayarak pandemi dönemine kadar artarak devam etti.
Ülkemizin yöneticileri ve Avrupa ülkeleri, sorunun çözümü için yol aradılar ve maalesef sığınmacı, göçmen akınının yoğunluğu ve göç idaresinin sorunu yönetmekte gösterdiği zafiyet ülke içinde birtakım tepkilere neden oldu ve bunun sorumlusu olarak dış politika görüldü.
Dış politika denince de akla Davutoğlu geliyordu.
Çünkü, onun dış politikada etkin olması ve 2016 yılında Ak Parti ile, yani Erdoğan ile yollarını ayırmasından sonra hem iktidar cenahının kalemşorları, hem muhalefet tarafından sorumlu olarak Davutoğlu'nu ilan etmek kolaydı.
Erdoğan’ın “Emevi camiinde namaz kılacağız” sözü bile, Davutoğlu’nun günah hanesine yazıldı.
Böylece Suriyeli göçmenleri başımıza musallat edenin Davutoğlu olduğu halkın hafızasına kazındı.
O ise, kendini aklayacak imkanı olmadığı için bu ithamların vebaliyle baş başa kaldı.
Bu süreçte bir başka akademisyen Genel Başkan Ümit Özdağ ise, mülteci, göçmen karşıtlığı, ayrımcı ve ırkçı söylemleriyle ön plana çıktı.
Konuyu detaylandırmaya gerek yok, işi o noktaya vardırdı ki, bir çarşı gezmesinde kuyumcu esnafın kimliğini sormaya, Suriyelilerin vergisiz esnaflık yaptıkları, hastanelerde öncelikli olduklarına kadar imtiyazlar verildiğini dillendirdi.
İnsani değerleri, uluslararası hukuku yok sayarak sığınmacıları göndereceğini dile getirdi.
Özdağ, ayrımcı söylemleriyle toplumsal çatışmaları körükleyecek şekilde davranıyordu.
Bu süreçte ülkenin birçok yerinde, özellikle Kayseri'de olaylar patlak verdi.
Her iki akademisyenin tutumunu söyledikleriyle değerlendirdiğimizde birbirlerinden çok farklı bir şekilde milliyetçilik anlayışına sahip olduklarını söylemek mümkün.
Ümit Özdağ, etnik milliyetçi anlayışa sahip........

© Antalya Son Haber