Dünya değişiyor, haber fotoğrafçılığı da onunla birlikte. Ve bu değişim, Türkiye’de belki de en sert, en hızlı ve en kırılgan biçimde yaşanıyor. Sokakların ritmi hiç yavaşlamıyor, gündem her gün yeniden doğuyor ve yine aynı hızla yok oluyor. Böyle bir ülkede fotoğrafçı olmak, sadece deklanşöre basmak değil hafıza inşa etmek, tanıklık etmek, çoğu zaman da direnmektir.

Bir yandan anı yakalama refleksi hala vazgeçilmez. Türkiye’de spot haber, yerini kolay kolay bırakmaz, sokakta olup biteni kaçırma lüksü yoktur. Ama tek anın peşinde koşmak artık mesleğin bütün hikayesi değil. Son yıllarda giderek daha fazla foto muhabiri, derinlikli projelere, uzun soluklu görsel anlatılara yöneliyor. Çünkü bu topraklarda olup bitenler yalnızca “anlık” değil, çoğu zaman bir sürecin, bir mücadelenin ve bir toplumsal yarılmanın hikayesi.

Haber tsunami gibi akıyor. Her gün yeni bir manşet, yeni bir kriz, yeni bir sert dönüş… Bir günün fotoğrafı ertesi günün fotoğrafı tarafından gölgede kalıyor. Bu hız, hafızayı törpülüyor. Böyle bir ortamda uzun soluklu foto röportaj, hafızayı yeniden kurmak için bir araç haline geliyor. Çünkü Türkiye’nin bugünü, sadece........

© Anayurt