Yas ile isyan arasında: Miraballer ve 25 Kasım…
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü. Oysa bu tarih, ne yalnızca bir farkındalık günü ne de birkaç cümlelik iyi niyet mesajına sığacak kadar hafif. 25 Kasım yarım asırdan fazla bir zaman önce, üç kadının susturulduğu, ama seslerinin hâlâ dünyayı dolaştığı bir günün adı esasen. Mirabal Kardeşler…
Dominik Cumhuriyeti’nde Trujillo diktatörlüğüne karşı çıktıkları için 1960’ta öldürülen Patria, Minerva ve María Teresa kardeşler, bize yalnızca bir direniş öyküsü bırakmadı. Aynı zamanda şiddetin nasıl sıradanlaştırıldığını, “muktedir” olana itiraz eden kadınların nasıl hedef haline getirildiğini ve devletin şiddeti nasıl “olağan” bir olay gibi sunabildiğini de gösterdi. Hayatta kalan tek kardeş Dedé ise, bu hikâyenin unutulmaması için ömrünü adayan bir tanıktı.
Mirabal Kardeşler hakkında çok şey söylendi, çok şey yazıldı. Ama bana göre onların hikâyesi büyük sözlerden çok, günümüzde hala tüm kadınların gündelik hayatın her alanında, her gün tecrübe ettiği bir gerçeğe işaret ediyor. O da patriyarkal düzeninin alışılmış ve sindirilmiş en küçük temsilini sorgulayıp itiraz eden, gücünü varlığı ve iradesinden alan tüm farkındalıklı kadınların “tehlikeli” addedilerek, bilhassa siyasi iktidar eliyle toplum nezdinde düşmanlaştırılması!..
Minerva’nın hukuka yönelmesi, Patria’nın inancını direnişle buluşturması, María Teresa’nın genç yaşına rağmen........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein