Beşinci Cumhuriyet’in metal yorgunluğu: Fransa’da neler oluyor?

Fransa son aylarda tabiri caizse Avrupa’yı da kasıp kavurabilecek türde bir siyasal fırtınanın tam ortasında. Bir hükümet düşüyor, yenisi kuruluyor, birkaç gün içinde o da sallantıya giriyor… Bu döngü artık sıradan bir hükümet krizinin ötesinde; Beşinci Cumhuriyet’in kurumsal reflekslerinin yavaş yavaş tükendiğini, sistemin klasik dengelerinin artık işlevsizleştiğini gösteriyor.
Macron’un ikinci dönemi, bana göre bu sürecin başlangıcı oldu. Önceki yıllarda Macron’un vitrindeki “Avrupa’nın genç ve vizyoner lideri” imajı, uzun zamandır Fransız halkının gerçek beklenti ve taleplerinin gölgesinde soldu. Vaka bazında emeklilik reformu tartışmalarındaki “ben bilirim” üslubu ise halkın sabrını zorlayan, bardağı taşıran son damlaydı. O gün bugündür Macron, Fransa’da teknokratik ve denge çabasında bir yöneticiden çok, seçmenin sesine kulak tıkayan bir elit simgesi olarak görülüyor. Bu toplumsal kopuş, Fransız siyasetinde yaşanan tıkanıklığın temel nedenlerinden biri.
Erken seçimlerin ardından hükümette merkez, sol ve aşırı sağ blokların birbirini kilitlemesi mevcut krizin diğer emarelerinden… Fiiliyatta hiçbir taraf çoğunluğu sağlayamadığı için karar alma mekanizmaları neredeyse kilitlendi. Ve Fransa’nın alıştığı başkanlık sistemi, artık böylesi bir dağınıklığa direnemiyor. Cumhurbaşkanı Macron’un anayasal yetkileri elinde........

© Anayurt