Miras mı, manipülasyon mu?
Bu durum, hem ekonomik hem kültürel hem de ahlaki bir fay hattını tetikliyor.
Son yıllarda gelişen ses klonlama teknolojileri, yaşayan sanatçıların vokallerini birebir taklit edebilir hale geldi. Fakat tartışmanın asıl yanan noktası, vefat etmiş sanatçıların seslerinin “yeniden” şarkı söylemesi. Bir yandan müzik endüstrisinin ekonomik iştahını kabartan bu gelişme, diğer yandan kültürel mirasın etik kullanımını tartışmaya açıyor. Çünkü mesele sadece ticari bir proje değil; bir insanın, bir sanatçının, bir sesin ölümden sonra nasıl temsil edildiğiyle ilgili.
Ekonomik açıdan bakıldığında tablo net: Hayatta olmayan sanatçıların katalogları müzik sektöründe dev bir pazar oluşturuyor. Örneğin, katalog satışları son yıllarda rekor seviyelere ulaştı ve şirketler geçmişin efsanelerine yatırım yapmayı güvenli liman olarak görüyor. Bu pazarın üzerine bir de yapay ses teknolojisi eklendiğinde, sektörün ilgisinin neden arttığını anlamak zor değil. Bir sanatçının yeni şarkı çıkaramaması artık engel değil; yapay zekâ sayesinde “sonsuz üretilebilir bir varlık” hâline geliyor.
Ancak işte tam da burada etik debat başlıyor: Bir sanatçının ölümünden sonra üretilen bir şarkı, ne kadar “onun” sayılabilir? Sözlere, duygusuna, niyetine ne kadar sadık........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Rachel Marsden
Daniel Orenstein
John Nosta