Florida Palm Beach'teki konutunda düzenlediği basın toplantısında Trump, “Suriye'de bundan sonra neler olacağının anahtarının Türkiye'de olduğunu” söyledi.
Trump’ın bu açıklamaları, doğru ve yerinde bir tespit olmanın ötesinde hem Ankara-Washington ilişkilerinin geleceği hem de Suriye’nin geleceğinin şekillenmesinde etkili güçlerin pozisyonları konusunda önemli ve güçlü işaretler veriyor.
Bu açıklamalar, öncelikle Trump’ın 20 Ocak’ta görevi devraldıktan sonra ABD’nin, Suriye ile ilgili politikalarında, anahtarı elinde tutan ülke olan Türkiye ile yakın çalışacağını göstermiş oldu.
Zaten Trump, aynı basın toplantısında büyük övgülerde bulunduğu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yakın ilişkisine atıflarda da bulunarak sözlü olarak bunu deklare etti.
Aynı günlerde ABD’de gerek Beyaz Saray, Pentagon ve CENTCOM gerekse de kimi senatörler tarafından, “DEAŞ ile mücadele, SGD’li dostlarımız vs…” konulu bildik açıklamalar tekrarlansa da hiçbirisi Trump’ın açıklamalarının etkisini zayıflatabilecek nitelikte değil.
Trump’ın bu açıklamaları, Türkiye ile ilgili politikalarında İsrail’in olumsuz yönde ciddi bir etkisi olabileceği ve dolayısıyla önümüzdeki dönem ABD-Türkiye ilişkilerinin bu etki nedeniyle düzelmemeye devam edeceği yönündeki öngörüleri boşa çıkardı.
Kuşkusuz bu ihtimal hâlâ var ve bir süre var olmaya devam edecek ancak en azından Trump’ın körü körüne İsrail ve Netanyahu’nun her dediğine tamam demeyeceği, ülkesinin çıkarları doğrultusunda hareket edeceği ortaya çıkmış oldu.
Yani Trump, ABD’nin çıkarlarının Türkiye ile ortak çalışmayı gerektirdiğini düşündüğünde -ki, bu açıklamaları öyle düşündüğünü gösteriyor- adımlarını bu yönde atacak gibi.
Esasen ta başından beri ABD’nin çıkarları Suriye’de Türkiye ile ortak çalışmayı gerektirmesine karşın derin ABD, önceliğini Türkiye’yi cezalandırmaya verip bu çerçevede PKK/PYD/YPG ile iş tutma yolunu........