Bir sosyal medya engellenmesi ‘faciasını’ (!) daha kazasız belasız atlattık, çok şükür. Instagram adlı dijital mecraya uygulanan bir haftalık erişim engelinden söz ediyoruz.
Sosyal medya mecraları, dünyanın birçok ülkesinde ciddi tartışmaların konusu oluyor. Tartışmanın yoğunlaştığı ülkeler, önyargılardaki gibi ‘gelişmemiş üçüncü dünya ülkeleri’ değil; tam tersine, İngiltere ve ABD başta olmak üzere, çoğunluğu ‘gelişmiş-demokratik’ (!) ülkeler.
Kimi ülkeler, kendi kontrolü dışındaki sosyal medya platformlarını ‘casusluk şebekesi’ sayıyor; yasaklama ya da fiilî engelleme gibi yollara başvuruyor. Bazı ülkeler, paylaşımlardaki şiddet, çocuk pornosu, uyuşturucuyu özendirme gibi gerekçelerle, ilgili dijital mecraları uyarıp hizaya getiriyor.
Âlem sanal olsa da toplumlara yaşattıkları gerçek dünyaya ait… Elbette bugünün insanı için en ayartıcı ve köleleştirici unsur, kendisini ifade edeceği bir meydanda, muhatap topluluğun beğenisini toplamak. Buna ‘like (layk) almak’ diyorlar. Ulvi hedeflerle tatmin edilememiş nefisler, etkisi en fazla bir gün sürecek sahte beğenilerle mutmain olmaya çalışıyor.
Çoğunluğu gençler olmak üzere, milyonlarca sosyal medya kullanıcısı, kendisini beğendirme hevesinin peşinden koşup duruyor. Densizlikler ve görgüsüzlükler de dâhil, her türlü ayarsız paylaşımın, takipçilerce beğenilmesinin müptelası olmuş, zavallı nefisler…
Acıdır; ‘başarı’ dediğimiz tatmin duygusu, maskeli bir yüz tarafından iletilen güya beğenme işaretine bağlanmış. Oysa beğenen de beğenilen de çok iyi biliyor ki, bu beğeni lütufları, çoğu zaman karşılıklı alışveriş tadında gidip geliyor.
Basitçe ifade etmek gerekirse; beğendiğin kadar beğenilirsin. Peki bunun istisnası yok mu? Olmaz olur mu? Adına ‘fenomen’ veya ‘ünlü’ denilen, aslında yaptığı ‘şey’ dikkat çekmek için gidip suyun gözesine siğmekten ibaret olan........