Ne yapsalar, ne eyleseler bir türlü mutlu olamıyorlar. Aidiyet hissetmeden yaşadıkları ülkenin başarılarından pay almayı bile akıllarına getiremiyorlar.
Kimliğini taşıdıkları ülkenin sporcuları, olimpiyatlarda, devedişi gibi ülkelerin sporcularına karşı galip geliyor, şampiyon oluyor. Bizim zavallılar bundan hissedar olmayı beceremiyor.
Vatandaşı oldukları ülke, dünyanın en iyi İHA/SİHA’larını yapıyor, en gelişmiş taarruz helikopterini üretiyor, ilk SİHA gemisini inşa ediyor… Nasipsizler buna da burun kıvırıyor.
Biz diyoruz ki; “TCG Anadolu, dünyanın ilk İHA/SİHA gemisidir…” Adam çıkıp, güya makaraya sarıyor: “Hani? Dünyada bundan hiç yok ki…”
Yahu siz şaka mısınız? Yoksa kendinizi madara etmek için bir kastınız mı var? Değilse, salağa yatarak mı vaziyeti kurtarma niyetindesiniz. Öyleyse hiç zahmet etmeyin; nazarımızdaki kıymet-i harbiyeniz de zaten o kadarcık.
Kimisi çıkıyor, uzmanların F35’le kıyasladığı beşinci nesil savaş uçağımız KAAN’ın en önemli parçası için ‘kalorifer peteği’ benzetmesi yapıyor.
Bir televizyonun hasbelkader başına geçmiş, adının önünde ‘Dr.’ titri de bulunan bir meczup, onlarca ülkenin satın almak için sıraya girdiği Bayraktar TB2’den 6 tanesinin, yayın yaptığı stüdyoya sığacak büyüklükte bir oyuncak olduğunu, hatta bazı marketlerde satıldığını söyleyebilecek kadar gerçeklikten kopabiliyor.
Uzaya ilk astronotlarımızı gönderiyoruz. Karşımızdaki kılkuyruklar, “Kendi roketinle mi gönderdin?” diye, güya nakisamızı diline doluyor. Behey ahmak!.. Belki farkında değilsin; NASA da kendi roketleriyle değil; Rusya’nın Soyuz veya Elon Musk’a SpaceX şirketine ait roketlerle uzaya astronot gönderiyor.
On yıllarca bu milleti aşağıladılar; “Eller Ay’a, biz yaya…” Sonra Türk Devleti, Ay’a sert inişle başlayıp, sonrasını getirecek bir uzay programı yaptı; hatta Türkiye Uzay Ajansı’nı kurdu. Bizim tasmalı müptezeller, bu kez de, “Halk yiyecek ekmek bulamıyor; ne işiniz var uzayda?” diye uyuzluk etmeye başladılar.
Her yıl, üstelik bazen aynı sene birden fazla şehrimizde yaptığımız Teknofest’lere........