GAZİ DENKTAŞ - 2

“Ey Türk oğlu! Bu beldede senin için her şey var,

Bu toprağın her adımı senden bir parça saklar.”

Rauf Raif Denktaş

GİRİŞ…

Kıbrıs Türklüğünün ve davâsının simgeleşmiş ve bayraklaşmış ismi merhum, mücâhit, gazi ve KKTC kurucu lideri olan Rauf Denktaş’ı vefatının on ikinci yıldönümü münâsebetiyle yâd etmek üzere ilki daha önce yayımlanan makalenin ikinci ve son bölümü de bugün okuyucularla paylaşılacaktır. Bir önceki makalede Merhumun öz yaşamından bahsedilmişti. Bugünkü makalede de Merhumun vatan sevgisi ve millî coşku yüklü kimi şiirleri ve bu şiirlerin bağlamı ele alınacaktır.

ŞİİRLERİNDE VATAN SEVGİSİ VE MİLLÎ ÇOŞKU…

Hayatını Kıbrıs Türklerinin özgürlük ve bağımsızlığına adamış olan Denktaş’ın bu adanmışlığını kendisiyle yapılan bir seri yazı dizisi sonucu on dört – on beş yaşından itibaren yazmış olduğu şiirlerde görmek mümkündür. Denktaş ilk şiirini Kıbrıs Türk gazetelerinden Söz gazetesinde yayımlandığını belirtir

Denktaş ilk şiirlerinde ‘Akın Yılmaz’ takma adını bazen ‘R.D.R’ kısaltmasını kullanmıştır ki aslında bu kendi ismi olan Rauf Raif Denktaş’ın kısaltmasıdır. Ancak bu kısaltmada da ‘R.R.D’ yerine ‘R.D.R’ şeklinde bir kısaltmayı tercih etmiştir.

Denktaş’ın şahsiyetinin şekillenmesinde, milliyetçi bir insan olan babası hâkim Raif Bey ile öğretmenlerinin özellikle de hocası Turgut Sarıca’nın rolü büyüktür. Denktaş hem Türklük fikriyle beslenir hem de dinî bilgiler öğrenir. Yazdığı şiirlerde de milliyet ve maneviyat kavramlarının duygularının izleri karşımıza çıkar.

Denktaş’ın yazdığı ilk şiirlerde ‘Ziya Gökalp, Türkçülük fikri ve Kızıl Elma’ etkisi çok belirgindir. O dönemde kaleme alınan şiirlerine örnek olarak 29 Nisan 1942 tarihinde yazdığı ve 6 Mayıs 1942 tarihinde Halkın Sesi gazetesinde yayımlanan ‘Bozkurtların Sesi’ şiiridir.

BOZKURTLARIN SESİ

Kaynaksız bir seliz biz, hiç dinmeden akarız.
Akışımız derindir, sessiz akan sularız.
Yoksa da yağmurumuz doldursun kaynağımızı.
Çekilen setler yine kesemez hızımızı.

Köpüren bir ateşiz, ateşten erleriz biz.
Bu ateşi kül etti azgın sular, hepimiz,
İrkilmeden bahtımız sönen bu ateşlere
Demlerinden kül olan adsız kalmış bu erlere.

Düştüm şimdi ben yola, bir acıyan ararım.
Bir gün olacak yine ses verecek gök tanrım.
Sesimizi boğan sis bizi söndüren sular
Uykumuzdan dağılıp hep buhar olacaklar.

Uyanırken bu gençlik önümüzde coşacak,
Hissiz kalan kalbimiz yaşla dolup akacak,
Bu ateşli yaşlarla tekrar parlayacağız.
Ta ezelden ün salan bozkurtlar olacağız.

Denktaş’ın erken dönem ‘Bozkurt ve Türklük’ temalı bir başka şiiri de ve 20 Temmuz 1942 tarihinde yazdığı ve Kıbrıs’ın Söz gazetesinde çıkan ‘Bozkurt’ adlı şiiridir.

BOZKURT

Hız aldık rüzgârlardan, ses aldık boralardan
Fırtınalar şaşırttık, yıldırımları geçtik
Yenilmez azmimizle kurtulduk saltanattan
Başımıza bir güneş, bir ateş, bir alev seçtik.

Güneş otları yaktı, ateş yangınlar yaptı
Her bir gönlün ateşi bir gönülde toplandı
Toplanan bu ateşle kelepçeler eridi
Kararmış ufkumuzda parlak güneş belirdi.

Ufkumuza ağartan, gönlümüzde yer açan
Sönmez ateş ile ruhlara ışık saçan
Ebedâ Atamızla millet şefimiz oldu

Türklük bu iki baştan serbestisini buldu.


Başımızda o güneş, gönlümüze o ateş
Sönmeyen bir alevle arşa kadar gideriz
Ergenekon’u aşan şanlı bozkurt bizleriz
Bozkurtları biliriz kendimize candan eş.

Ebedâ: Ebediyyen

Denktaş’ın milliyetçi bir insan olarak karakterinin şekillenmesinde Ada’daki İngiliz sömürge yönetiminin Türk bayrağı, ulusal bando, kırmızı-beyaz renk yasakları kadar Rumların hasmâne tutumu etkili olmuştur.........

© Anadolu Gazete