menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Altay tankı, Türk kara harp endüstrisi ve fırsatlar

12 1
13.11.2025

Savunma analisti Arda Mevlütoğlu, Altay ana muharebe tankının Türk savunma sanayiine ve Avrupa güvenlik mimarisine etkilerini AA Analiz için kaleme aldı.

***

28 Ekim 2025 tarihinde düzenlenen törenle gerçekleştirilen Altay ana muharebe tankının Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) ilk teslimatı ve tankın seri üretiminin gerçekleştirileceği BMC firmasının Kahramankazan'daki tesislerinin açılışı hem Altay projesi hem de Türk savunma sanayisi açısından büyük bir dönüm noktasını teşkil etmektedir. Uzun ve zorlu bir süreç sonunda ortaya çıkan Altay, Türkiye’nin kendi imkanlarıyla geliştirip ürettiği ilk ana muharebe tankıdır. Endüstriyel boyutta ise, modern bir ana muharebe tankı gibi farklı mühendislik disiplinleri ve alt sektörleri bir araya getiren bir ürünün ortaya konulması, Türk savunma sanayisinin ulaşmış olduğu olgunluk seviyesini göstermektedir. Zira, zorlayıcı teknik ve askeri istekleri karşılaması gereken bir platformun tasarım, test ve üretim süreçlerinin başarıyla tamamlanması, askeri kara araçları sektöründeki ana oyuncuların, küçük ve orta boy işletmelerin (KOBİ), üniversite ve araştırma kurumlarının son kullanıcı ve kamu ile başarılı bir eşgüdümü sayesinde mümkün olabilmektedir.

Altay ile ulaşılan noktanın tespiti için, Türk askeri kara araçları sektörünün gelişim sürecini ve kaydedilen aşamaları kısaca gözden geçirmek faydalı olacaktır.

Türk savunma sanayisinin yeniden inşası, 1985 yılında, daha sonra Savunma Sanayii Müsteşarlığı olarak değişecek Savunma Sanayii Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı'nın kurulması ile ivme kazanmıştır. Sektörün gelişmesi için gerekli geliştirme ve üretim altyapısı ile insan kaynağının teşkili için de, büyük ölçekli ortak üretim projeleri hayata geçirilmiştir. Bu kapsamda ele alınan projelerden biri de Kara Kuvvetleri Komutanlığının (KKK) ihtiyacı için, lisans altında üretim yoluyla tedarikin hedeflendiği Zırhlı Muharebe Aracı (ZMA) projesidir. Muhtelif tip ve sayıda ZMA ve zırhlı personel taşıyıcı (ZPT) araçların montaj ve teslimatını kapsayan proje için, ABD'li FMC ile Nurol ortaklığında kurulan FNSS şirketi, müteakip dönemde kapasite ve altyapısını geliştirerek gerek TSK gerekse yurt dışı müşteriler için çok sayıda farklı tipte araç geliştirmiş ve üretmiştir. Yine 1980’lerin sonlarında önce Land Rover tipi taktik tekerlekli araç üretimi ile askeri alana giriş yapan OTOKAR şirketi, 1990’lı yıllarda ZPT, Akrep ve Cobra tasarımlarını ortaya çıkarmış; TSK ve yurt dışı pazarlara teslimatlar gerçekleştirmiştir.

Terörle mücadele ve iç güvenlik harekâtının şekillendirdiği ihtiyaçlar, 1990’lı yıllar boyunca askeri kara aracı üreticilerinin tasarım, mühendislik ve sistem entegrasyonu kabiliyetlerini hızla geliştirmesinde önemli rol oynamıştır. Bu dönemde Türkiye’nin maruz kaldığı örtülü ve açık ambargolar, sadece platform değil aynı zamanda pek çok kritik alt sistem ve bileşenin yurt içinde geliştirilmesi ya da alternatif kaynaklardan temini için faaliyetlerin hızlandırılmasını sağlamıştır. Bu gereksinimlerin bir sonucu, başta ASELSAN ve MKEK olmak üzere savunma sanayisi ekosistemindeki oyuncuların kara araçlarına yönelik olarak sensör, silah, muhabere ve sair elektronik sistemi geliştirmesi; bir diğer sonucu da halihazırda kayda değer bir yetkinlik seviyesine ulaşmış olan Türk otomotiv sektörünün askeri kara aracı sektörü ile işbirliğinin derinleşmesi olmuştur. Bu model, Avrupa’nın birçok ülkesinde hakim olan, çoğunlukla tek bir ana tedarikçi etrafında konumlanmış daha merkeziyetçi savunma sanayisi yapılanmasından farklıdır. Türkiye, kara araçları alanında rekabetçi........

© Anadolu Ajansı Analiz