Noel Bayramı |
Askerliğimi 1997’de 255’inci Kısa dönem olarak Bursa’dan Babaeski’ye taşınan Birinci Ordu İstihkam Savaş Taburunda yapmıştım. Bölüğe acemi birliğinden gönderilen erlerden biri dikkatimi çekmişti. Henüz sakalları bile çıkmamıştı. Kısa boylu, çelimsiz bir çocuktu. Kendisine zimmetlenen tüfeği bile zor taşıyordu. Söylediğine göre gerçek yaşı 16’ymış. Meğer abisi ölünce onun nüfus cüzdanıyla bu yaşamaya devam etmiş. Yani nüfusa hiç kaydedilmemiş aslında. Ölen abisinin kimliğini aile bu çocuğa vermiş. O yüzden ufacık çocuk askere gelmiş.
Yakın tarihe kadar bizim ülkede nüfus kayıtları beyana göre yapılıyordu. Bizim kadınlarımız çok çilekeştir. Eskiden tarım nüfusumuz fazlaydı. Kimi tarlada çalışırken, kimi de evde doğuruyordu. Bırakın doktoru, ebe yüzü görmüyordu birçoğu. Köylerde yaşıyordu nüfusun çoğu. Şehirde yaşayanlar bile nüfusa geç yazdırıyordu çocuğunu. Kimi aylar sonra, kimi yıllar sonra nüfusa kaydediliyordu. Cehaletten de değil. Okumuş tahsilli kişilerin çocukları bile geç kaydediliyordu nüfusa. Örneğin bizim ailede günü gününe nüfusa kaydedilen bir tek benim. Ben doğduğumda babam Almanya’da çalıştığı için çocuk parası alabilmek için günü gününe kaydettirmişler beni. Bizim hikâye böyle.
Öte yandan Türkiye’de sanki herkes anlaşmış gibi yılın 365 günü arasında en fazla doğum 1 Ocaktır. Aslında 1 Ocak’ta doğmamıştır çoğu. En az doğum da nüfus........