… Sonra henüz namazını kılmamış olan (bu) diğer grup gelip seninle beraber namazlarını kılsınlar ve onlar da ihtiyat tedbirlerini ve silahlarını alsınlar. O kâfirler arzu ederler ki siz silahlarınızdan ve eşyanızdan gafil olsanız da üstünüze birden baskın yapsalar. Eğer size yağmurdan bir eziyet (ezen) olur yahut hasta bulunursanız silahlarınızı bırakmanızda size günah yoktur. Yine de tedbirinizi alın… (Nisa 4/102)
“Bakara/222 ve Nisa/102’de ezen (eziyet) kelimesi geçmektedir. Bakara/222’de geçen eziyet (ezen) kelimesinin Kur’an’a göre neyi kapsadığının cevabını, Nisa 102. Ayet, bir eziyet (ezen) durumunda namazdan geri kalınmaması yani her durumda namaz kılınması gerektiğini bildirerek bize cevap veriyor” minvalinde bize karşı itirazlar gelebilmektedir.
Bu şekilde bize itirazları olan bu görüşe sahip kimseler için bir açıklama yapalım:
Kur’an’da herhangi bir yerde geçen kelime, Kur’an'da başka bir yerde de geçtiğinde “kesinlikle aynı anlamda kullanılmıştır” diye bir kaide yoktur.
Örneğin, İhlas Suresinin 1. Ayeti ve 4. Ayetinde “Ehad” geçmektedir, lakin bu iki ayette aynı anlamda kullanılmamıştır. “Ehad” ifadesi İhlas Suresi'nin 1. Ayetinde “tektir” anlamında kullanılmışken, İhlas Suresi'nin 4. Ayetinde “hiçbir şey” anlamında kullanılmıştır. Yani, aynı surede geçen aynı ifadeler dahi birbirinden farklı manada kullanılmış.
O halde, Bakara/222 ve Nisa/102’de bahsi geçen “ezen” kelimesinin bu iki ayette, aynı veya farklı anlamda kullanıldığını nasıl tespit edebiliriz?
Bunun için kelimelerin geçtiği ayetlerdeki bazı işaretlere bakabiliriz. Ayrıca, birbirinden farklı eza çeşitlerinin olabileceğini aklımızla da tespit edebiliriz.
Bakara/222’de geçen eza (ezen) ay başı halinde ortaya çıkmış iken, Nisa/102'de ise yağmurdan dolayı ortaya çıkan bir ezadan (ezen) bahsedilir. Yani iki ayette, birbirinden farklı ezadan söz edilmektedir.
"Sana kadınların ay hâlini sorarlar. De ki: “O bir ezadır (ezen).” (Bakara 2/222)
“...yağmurdan bir eza (ezen) olur...” (Nisa 4/102)
Ezanın (eziyetin) çeşitlerine biraz değinelim:
Yağmur durumunda meydana gelebilen eza, 1. kısımda söz ettiğimiz dış etkenlerle ortaya çıkar veya bazen yanıltır 2. kısım meydana gelmiştir. Hayız durumunda ortaya çıkan eza ise, ezanın çeşitlerinden 3. ve 4. kısımla ilgilidir.
Hayız, öyle bir eza ki, Bakara/222 Ayetine göre bu eza halini yaşayan birinin hayızdan defaatle temizlenmesi zorunludur.
Ayrıca hayız (ay hali), kamil anlamda bir ezadır. Yani Bakara/222’de bahsedilen hayız, Nisa/102’de bahsi geçen yağmurun verebileceği eza gibi sadece dış etkenlerle ortaya çıkabilen bir eza çeşidi değildir. Hayız, yağmur ile oluşabilecek ezadan (eziyetten) farklı olarak ezanın çeşitlerinden olan 3. ve 4. kısımla ilgili bir ezadır. Hayızlı kadının gördüğü eza, sadece dış etkenler ile ortaya çıkan yağmurun getirebildiği ezadan farklı olarak, vücuttaki iç etkenler ile ortaya çıkan bir ezadır.
Nisa/102 ayetinde, yağmur ile oluşmuş bir eziyet esnasında namaz kılınabileceği anlaşılır. Lakin bazı kimseler tarafından Nisa/102’den, “herkesin her durumda namaz kılması gerekir” şeklinde bir anlam çıkarılması yanlıştır. Çünkü Nisa/102’de belirtilen yağmur ile oluşmuş bir eziyetin (ezanın) olduğu sırada, sarhoş biri olsa, bu sarhoş kimse namaz kılabilir mi? İşte böyle bir durumda, cünüp ve sarhoş kimselerin namaz kılamayacağını belirten Nisa/43 derhal devreye girer ve sarhoşların namaz kılamayacağını bize beyan eder.
Nisa/43’e rağmen, Nisa/102’ün uygulanacağını düşünen biri, o halde Nisa/102’nin Nisa/43’ü nesh ettiğini kabul etmiş olur. Oysa bu ayetler arasında kesinlikle bir nesh yoktur.
Kimileri tarafından, “cünüp olmak ve hayız olmak birbirinden farklı şeylerdir” minvalinde bu konuda itirazlar yapılmaktadır. Bu görüşteki kimselere bir cevap verelim:
Eşleriyle birlikte olup, gusül alması farz hale gelmiş cünüp kimseler gibi, Bakara/222 ayetine göre hayızı kesilince gusül alması farz olan hayızlı kadınlarda........