En büyük hatayı, kendimize alışmaktan ziyade, başkalarına alışarak yaparız.
Bu alışkanlık, hatalı olan şeyi doğru gibi gösterir. Doğruyu öğrenince işte o zaman çıkmaza gireriz ve acılar bir diken gibi batar yüreğimize…
Bir sabah uyanırsınız; ya bir “keşke” siniz ya da bir “neyse”, ve gün biter; ya “her şey” siniz ya da “hiç kimse”…
Başkalarının senin hakkında ne düşündüğü konusunda endişe duyduğun sürece onlar senin sahibin…
Misafirlik tuhaf şey!
Oradasın, ama oralı değilsin. Önüne sofralar kuruluyor, izzet-ikram görüyorsun ama hiç bir şey sana ait değil.
Rahatın yerinde de olsa kalkıp gideceksin bir gün, gitmek zorundasın çünkü o yer sana ait değil…
Hırsızlık illaki maddi şeyler çalmakla mı olur?
Kimisi zamanınızı, kimisi güveninizi, kimisi emeğinizi, kimisi hayallerinizi, kimisi de dostluklarınızı çalar. En kötüsü de iyilik........