Güzel adamlar birer birer gidiyorlar. Güzel adamlar birer birer ayrılıyorlar aramızdan. El sallıyorlar bize. Bu, kötü adamların bu dünyaya kazıkla bağlanacakları, bin yıl yaşayacakları, hiç ölmeyecekleri manasına gelmiyor elbet. Kötü adamların kazığa bağlı ipleri yok. Vakt-i zamanı geldiğinde isteseler de istemeseler de o kötü karakterli, o kötü huylu, o eli kanlı, şeytanın uşaklarının bağlı olduğu ipler, birer birer kopacaktır.
Güzel adamların güzel yere gittiklerinden eminiz. Yanlış anlamayın ama kötü adamların iyi yere gideceklerine de hiçbir şekilde emin olduğumuzu söyleyemeyiz. İnancımız bunu gerekli kılmaktadır. İyilerin iyi yere, kötülerin de kötü yere gidecekleri Allah’ın bir vaadidir. İnsanlar vadinden dönebilirler ancak Yüce Allah haşa vadinden dönmez.
Gidiş mukadderdir. Herkes için belli bir vakit tayin edilmiştir. Kaçış yok bu randevudan. Her nefis günün birinde ölüm ile tanışacaktır. Kimsenin atlamaya güç yettiremeyeceği yegane bariyer budur. Ancak iyi birer adam olarak taşınmak bizim elimizde. Tercih meselesidir bu. Her tercihin de imanın bir göstergesi, dinin bir yansıması olduğunu da iyi biliyoruz.
Hangi hayırlı amelin kurtuluşumuza vesile olacağını bilemediğimizden küçük-büyük demeden hayırlı amelleri çoğaltmamız lazım geldiğini düşünüyorum. Küçük amelleri biriktirmeyenlerin büyük ameller ile yüzleşeceklerini hiç sanmıyorum. Hangi günahın bardağı taşıran son damla nevinden azaba sebebiyet vereceğini de bilemeyiz. O yüzden küçük-büyük demeden tüm günahlardan, imkan dahilinde, uzaklaşmamız, sakınmaya çalışmamız, kendimizi arındırmamız, Kur’an ve Sünnet ile yıkanmamız lazım geldiğini söyleyebilirim. Ebu Hüreyre (r.a.)’den rivayet edildiğine göre, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Herhangi bir konuyu size emredip yasaklamadığım sürece, siz de beni kendi halime bırakınız. Sizden önceki ümmetleri çok sual sormaları ve peygamberlerine karşı münakaşaya dalmaları helak etti. Size herhangi bir şeyi yasakladığım zaman ondan kesinlikle sakınınız, bir şeyi emrettiğimde de onu, gücünüz yettiği ölçüde........