Türkçe Tartışmak Türkçeyi Tartışmak

Eskiler Barika-i hakikat müsademe-i efkârdan doğar demişler. Yani hakikatin, doğrunun ışığı düşüncelerin çarpışmasından doğar. Bu fikir çarpışmasının olabilmesi belli seviyede olgunluk kesbeden fikir sahipleri arasında olur. Belli bir metotla olur. Herkes fikirlerini delilleriyle ortaya koyar. Doğru olan, hakikat olan delilleri ve tezleri daha güçlü olan fikir karşısındakini mat eder, yok eder. Bütün fikir tartışmalarının temeli iyi bir dil ve Türkçe hakimiyetine dayanır. Her bilim dalı kendi alan bilgisinin yanında asgari seviyede bir bilim alanında Türkçe olarak meramını ifade edecek derinlikte ve vukufiyette dil hakimiyetine sahip olmayı gerektirir.

Edebiyat, kültür alanında yetiştirdiği eser veren sanatçılarının dil kudreti Türkçe’nin kudretini de belirler. Son yüz senede Türkçe’nin başına gelenler birincisi bu kapasiteyi daralttı. İkincisi toplumun mutabakat noktalarını zaafa uğrattı. Burada başımıza gelenler sade bir anlatım kısırlığı ile sınırlı kalmadı.

Türkçe’nin yaşadığı sığlaştırma ve kısırlaştırma ameliyesinin temellerini nerede aramalıyız?

Lozan anlaşmasına giderken İngilizler ve diğer müttefikleri kendi aralarında bir toplantı yaparlar. Burada kendi aralarındaki toplantının gündemi ‘’Türklerle nasıl bir anlaşma yapacağız’’ sorusudur. İngiliz delegesi bu soruyu şöyle cevaplar: Bu Türkler son beş yüz senede Avrupa’yı bize zindan ettiler. Öyle bir anlaşma yapalım ki bu Türkler bir daha kendilerine gelip bizimle uğraşmasınlar’’ şeklinde olur. Bunun da dayandığı temel, din ve kültürdür. Dinin ve kültürün........

© Akasyam