Mescid-i Aksa'ya Seyahatim! |
Ansızın karar verdim, yıllardır gitmek istediğimde bir türlü gidemediğim Kudüs ve Mescid-i Aksa’ya!
Sonunda 22 Mayıs 2014 tarihinde Perşembe günü kendimi Ankara Esenboğa Havaalanı'nda buldum. Oradan İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanı ve oradan da İsrail’in Başkenti Tel-Aviv Ben Guriun Havaalanı'na indik.
65 km’lik bir yolculuktan sonra nihayet hasretini çektiğim Kudüs ve Mescid-i Aksa’ya kavuştuk...
Güzide bir Tur şirketi, alanına hakim bir rehber ve saygın bir grup olan 44 kişilik yolcu ile tanışmak ve bir arada olmak da ayrıca bizim için Allah’ın lutfü bir ilahi taktirdi.
Sabah Namazı ile birlikte Mescid-i Aksa ile buluştuk. 144 bin m2 alan üzerine kurulmuş Mescid-i Aksa ve karşısında yaklaşık 150 m yakınında bulunan Kubbet’us-Sahra manevi atmosfer merkezi olmasının yanında tek kelime ile sanat, mimari ve estetik yönü ile de harika mekanlardır.
Mescid-i Aksa ve Kubbet’üs-Sahra’nın etrafı tamamen kesme taşlarla kaplı ve toprak zeminde ağaçlar var, bazıları tarihe ve zamana meydan okurcasına direniyor. Alanda Sebil, Kubbe, Eyvan, Revak, Şadırvan, Kabir, Kule, Medrese ve Saray kalıntısı gibi birçok mimari eser var.
Kudüs’te en büyük imar faaliyetlerini yapan Osmanlı Sultanı Kanuni Sultan Süleyman’dır. Mescid-i Aksa içinde Hz. Musa, Hz. İsa, Hz. Yahya ve Hz. Zekeriyya için birer mihrap vardır. Günümüze kadar varlığını koruyarak gelen minberinin batısında Hz. İsa ve Hz. Musa mihrapları bulunur. Doğu duvarında bir oda içerisinde Hz. Zekeriyya’in mihrabı ve Hz. Meryem hücresi bulunur. Mescid-i Aksa’nın en sol köşesinde, yani doğu tarafındaki oda Hz. Ömer Mescidi’dir. Burada Hz. Ömer’in Kudüs’e geldiğinde Namaz kıldığı yerdir.
Kubbet’üs-Sahra, 691 tarihinde Abdulmelik bin Mervan tarafından inşa ettirilmiştir.
Mescid-i Aksa’nın Minber’i azgın bir Yahudi tarafından yakıldıktan sonra yeni yapılan Minber üç bin parçanın çivisiz olarak birleşmesiyle Türkiye tarafından yapılmıştır. Mescid-i Aksa’da toplam 155 adet vitray cam bulunmaktadır. Bu vitrayları en son 1874 tarihinde Sultan II. Abdulhamid Han yaptırmıştır. Ayrıca büyük avizeler de Ulu Hakan Sultan II. Abdulhamid Han tarafından gönderilmiştir. Kubbet’üs-Sahra ve Mescid-i Aksa’nın bulunduğu yere "Harem-i Şerif" deniliyor.
Kudüs’te; Mescid-i Aksa, Kubbet’üs-Sahra ve Eski Şehir, El-Halil, Beytüllahim, Eriha, Ölü Deniz, Batı Şeria, Ürdün Nehri, yani Şeria Nehri, Lut gölü, Zeytin dağı, Yafa, Tel Aviv’i dolaşırken, Hz. İbrahim, Hz. İshak, Hz. Yakup, Hz. Yusuf, Hz. Musa, Hz. Samuel, Hz. Davut, Hz. Süleyman, Hz. Yunus, Sare validemiz, Refika validemizi ve birçok sahabe kabrini/makamını ziyaret ederken, Ey Selehaddin-i Eyyübi neredesin diye haykırıyordum iç dünyamda? Sessizce ağlamamak mümkün değil!
Etraftaki mağrur ve tedirgin korkak İsrail askerlerini gördükçe içimi bir sıkıntı basıyordu! Emin olun Mescid-i Aksa gözyaşı döküyor! Aslında kendi haline değil, Müslümanların haline! Adeta mahşere hazırlanıyor Mescid-i Aksa, Müslümanların ve özellikle Müslüman ülkelerin liderlerinin yakasına yapışmak için! Haklıdır Mescid-i Aksa! Hz. Muhammed (s.a.v), Sidret’ül-Münteha yolculuğunda, orada Mirac'a çıkarken tamamen bize emanet ederek oradan ayrıldı, ama Müslümanlar bu emanete bir dönem şan ve şerefle sahip çıkarken, bugün bu mübarek mekanlara sırtını çevirmiş, herkesin ağzında hiçbir çaba sarf etmeden ve sonucu da alınamayacak bir dua var! Mescid-i Aksa dua ile beraber aksiyon ortaya koyarak kurtulur. İslam bunu emreder. Karşınızdaki düşmanın bombalarına karşılık taş atarak kurtulacağınızı ve Mescid-i Aksa’ya hizmet edeceğinize inanıyorsanız, biliniz ki, inandığınız din size; "Düşmanın silahı ile silahlanınız" diyor. İnandığınız dinin Peygamberi, genelde Allah’tan aldığı emirleri tebliğ etmiş, ama kendisine karşı savaş açanlarla da savaşmıştır. Düstur ve parola budur! Ama Mehmet Akif’in dediği gibi; "Kaç hakiki Müslüman gördümse makberdedir. Müslümanlık bilmem ama galiba olsa olsa göklerdedir."
Demek ki, Mescid-i Aksa’yı ve Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle, "Kulu (Muhammed), bir gece (Mekke’deki) Mescid-i Haram’dan, kendisine bir kısım ayetlerimizi göstermek için, etrafını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı ne yücedir. Doğrusu o işitir ve görür."
İsra,17/1
Ayetinde ifade edilen “Etrafı mübarek kılınan bu mekanı kurtaracak Müslümanlar makberdedir. Bazen çok ümitsiz olduğumu düşünüyorum. Bazen de bundan dolayı kendime kızıyorum. Çünkü "Allah’ın rahmetinden ümit kesilmeyeceğine"
Zümer, 39/53
şüphesiz inanıyorum.
Hiç ummadığımız bir zamanda Allah, hayal dahi edemeyeceğimiz nice kapılar açabilir. İnsanlık tarihi bunun canlı şahididir. Her şey konusunda imtihan halindeyiz. Zalimler de mazlumlar da imtihan olmaktadır. Siyonist Yahudiler de dünya Müslümanları da bu konuda imtihan olmaktadır. Kanaatim odur ki, Siyonist Yahudiler yaptığı zulümden dolayı imtihanda asla başarılı değil, Müslümanlar da teslim olarak imtihanı kaybetmiştir. O halde mahşerde bu hesap görülecektir. Ama bu hesap çok mu çok ağır olacak? Evet!
Buna da zerre kadar şüphe duymadan inanıyorum ki, Allah Mescid-i Aksa’yı sahipsiz ve mahzun bırakmayacaktır! Allah, Müslümanların ne yapacağını bekliyor!
23 Mayıs 2014 tarihinde Kudüs’ün yüksek bir tepesinde, etrafında kazı çalışması yapılarak ortaya çıkarılan yer altı şehrinin hemen yanında "Samuel" Peygamber’in (Nebi) kabrini ziyaret ettik. Nebi Samuel, Kur’an-ı Kerim’de bahsi geçen Calut ve Talut mücadelesinde, Talut’un yanında yer almıştır.
Seyahatimizin ikinci durağı Zeytin Tepesi oldu. Adeta Kudüs’ü kuş bakışı seyreden bir noktada, yoğunlukla Müslümanların yaşadığı bir bölgedir. Tepeden Mescid-i Aksa, Kubbet’üs-Sahra, Hıristiyanlarca kutsal kabul edilen "Kıyamet Kilisesi" görünmektedir. Zeytin tepesinin altındaki yamaçta Yahudi mezarlığı ve karşı yamaçta da Müslüman mezarlığı geniş bir alanı kaplamıştır.
Nebi Samuel’in kabrini ziyaret ederken, karşıda Beytüllahim şehrini seyrettik. Adeta Kudüs ile birleşmiştir. Beytüllahim, Filistin özerk bölgesinde, yani Batı Şeria’da bir şehirdir. Hz. İsa’nin doğduğu yer olarak bilinir veya böyle inanılır demek daha doğru olur. Beytüllahim hakkında farklı görüşler de vardır.
Zeytin dağı 809 m. yüksekliğinde ve Kudüs’ün doğusundadır. Kutsal kitaplarda adı geçen bir dağ veya tepedir. Tevrat’ta, kıyamet gününde Yahudi halkını kurtaracak olan Mesih’in Zeytin dağına inip ve oradan Kudüs’e geçeceği anlatılmaktadır. O gün Zeytin dağında gömülü olanların ilk defa dirileceğine inanılır. Tevrat’ta, Kudüs’ün karşısındaki tepe olarak Zeytin dağından söz edilir. Bu nedenle çok pahalı olan bu tepenin yamacındaki mezarlığa Yahudilerin büyük talebi vardır. Doğrudan Cennet'e gidileceğine inanılır. İşte böyle bir inanç! Çok pahalı olan bu mezar yerlerine ancak çok zengin........