31 Mart yerel seçimleri sonrasında CHP Genel Başkanı Özgün Özel ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında başlayan temas trafiğine CHP ‘normalleşme’, Erdoğan ise ‘yumuşama’ adını vermişti. Ancak gelinen aşamada mevcut tabloya ne normalleşme diyebiliriz, ne de yumuşama.
Ama zaten şunu sormak gerekiyordu: Normal bir durum yok idiyse bunun sorumlusu kimdi, sertlik varsa bunu kim yaratmıştı?
Bu suallerin yanıtına gelmeden önce bu süreçteki muhtemel niyetlere göz atabiliriz. İlk adım Özel’den geldi; seçimlerden birinci parti olarak çıkmanın icabı olarak (böyle gerekçelendirdi hamlesini Özel) Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ziyaret etti. Hava olumlu gibiydi. Erdoğan da “iadeiziyaret”te bulanacağını açıkladı. O ziyaret de yapıldı. Burada da güllük gülistanlık değilse de olumlu denebilecek bir hava vardı.
Ancak bilhassa CHP kanadında ve muhalif kamuoyunda pek çok soru vardı. Böyle bir temas trafiğine ne lüzum vardı? CHP seçimlerden birinci parti olarak çıkmışken, Erdoğan’ın iktidarı hâlâ elinde tuttuğunun altını çizecek görüşmeler, iktidara kaybettiği prestiji kazandırmayacak mıydı? Kaldı ki bu temaslardan ne çıkabilirdi? AKP, CHP’nin dediklerini yapacak değildi ya...
Bu süreçte MHP’den kinayeli açıklamalar geldi. “AKP ile CHP ittifak kurabilir, biz gereğini yaparız” denirken, bir yandan da Cumhur İttifakı’na bağlılık teyit ediliyordu. CHP bu açıklamalara “Suç ortağını bize........