Siz bu satırları okurken kesiyorlar

Siyasi iktidara sırtını yasladıkça gürbüzleşen holdingin son yıkıcı darbesi. Çanakkale Bayramiç'e bağlı Hacıbekirler köyünde yapılmak istenen “Halilağa Bakır Ocağı Kapasite Artışı, Cevher Zenginleştirme Tesisi ve Atık Depolama Tesisi" için 5200 dönümlük alanda ağaçlar kesilerek hazırlık başladı. 9 Kasım günü Ege'nin, Trakya'nın, Anadolu'nun farklı yerlerinden kalkan minibüsler, otobüsler, araçlar yolun iki yanına park ediyor. Bir insanın bir ağaç için nefesi tıkanarak ağlaması, bu coğrafyanın mitik geçmişini, Homerik metinleri getiriyor akla. Acıların insan bedenlerinden Zeus'un bulutlarına kadar yükseldiği, intikam yeminlerinin, öfkenin dağlara sığmadığı tragedyalarda olduğu gibi, kadınlar bağırmaktan iki büklüm olarak “ağaçlarımızı kesmeyin” diye haykırıyor.

Virajlı köy yollarından ilerlerken Kazdağları heybetiyle ezerek değil, güven ve şefkat vadeden büyüklüğüyle etrafımızda yükseliyor. Yolun kimi yerlerinde taze dökülmüş asfaltın koyu siyahı gözlerimizi aldığında, bir yere yaklaştığımızı biliyoruz. Ana yoldan böyle yukarı doğru kıvrıldığınızda ancak bir patika çıkar karşınıza diye düşünüyorsunuz, en fazla tek araçlık bir köy yolu. Hayır, metropol kaldırımlarına döşenen parke taşıyla kaplı, dört şerit trafiğin işleyebileceği, devasa iş makinelerinin karşılıklı kornalaşarak git-gel yapabilecekleri genişlikte bir yol çıkıyor önümüze. Çünkü ucunda Cengiz Holding'e ait Truva Bakır Madencilik'in tek bir köyden daha büyük alana yayılan şantiyesi var. Siyasi iktidara sırtını yasladıkça gürbüzleşen holdingin son yıkıcı darbesi. Çanakkale Bayramiç'e bağlı Hacıbekirler köyünde yapılmak istenen “Halilağa Bakır Ocağı Kapasite Artışı, Cevher Zenginleştirme Tesisi ve Atık Depolama Tesisi" için 5200 dönümlük alanda ağaçlar kesilerek hazırlık başladı.
9 Kasım günü öğle suları Ege'nin, Trakya'nın, Anadolu'nun farklı yerlerinden kalkan minibüsler, otobüsler, araçlar bu parke taşlı yolun iki yanına park ediyor. Aslında izin işlemleri tamamlanmadığı için hukuk dışı bir şekilde çalıştırılan birkaç iş makinesi şoför koltukları boş, bir köşeye bırakılmış. Terk edilmiş suç aletleri.

Ağaçlar tarafına sapıyoruz, kalabalığız. Sloganlar ve pankartlarla meşelerin, kızılçamların arasından yürüdükçe toz bulutları yükseliyor ayaklarımızdan. Yağmur hanidir yağmıyor; toprak, aşağıdaki çaylar suya hasret. Derdimiz bu olmalıydı.

“Ciğerimiz pişti üzüntüden”

İki yanda kesilip istiflenmiş ağaç kütükleri var. Kurumaya........

© Agos