Çocuklar “resmen” işçileştirilirken

Acı bir bilanço: İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nin erişebildiği olaylardan derlediği verilere göre 2024'ün ilk yedi ayında en az 42 çocuk işçi hayatını kaybetti. Ölen çocuklardan en az dokuzunun MESEM programı kapsamında çalıştığı biliniyor. 2016 ve 2021 yıllarında Mesleki Eğitim Kanunu’nda yapılan değişiklikler, haftada bir gün kağıt üzerinde “eğitimle” çocukların ucuz iş gücü olarak kullanılmasının önü açtı. İşçileştirilen çocuklar çalışırken ölüyor, yaşarken onları bekleyense işçi haklarından azade, yoğun şiddete maruz kaldıkları, fiziksel ve ruhsal olarak yaralandıkları bir hayat. Yıllardır çocuk hakları alanında çalışan ve FİSA Çocuk Hakları Merkezi'nde MESEM'lere yoğunlaşan bir programın parçası olan Ezgi Koman ile konuyu görüştük.

Çocuk işçiliğiyle mücadele edenlerin daha önce yoğunlaştığı yerler kayıt dışı sektörlerdi, bir tür yasadışılıkla mücadele ediliyordu. MESEM'ler çocuk işçiliğini yasallaştırmakla kalmadı, meşrulaştırdı, sermayenin çıkarları doğrultusunda normalleştirdi. Siz çocuk alanında çalışanlar bu durumla nasıl başa çıkıyorsunuz, yeni mücadele alanınızı nereye kuruyorsunuz?

Neredeyse her gün bir çocuğun iş cinayetinde öldüğü bir dönemde başa çıktığımızı söylemek çok zor. Ama evet, bir süredir çocuk işçiliğiyle ilgili mücadele aksımızı gözden geçiriyoruz. FİSA Çocuk Hakları Merkezi olarak üç yıldır "Çocuk İşçiliğini Yeniden Düşünmek" adlı bir program yürütüyoruz. Bu programın temel yaklaşımı eğer çocuk işçiliği Türkiye’nin ve dünyanın hâlihazırdaki ekonomik yapısından bağımsız ele alınamıyorsa, yetişkinlerin ekonomik, sosyal ve sendikal haklarından ayrı düşünülemiyorsa ne yapacağız? Çocukların çalıştırılmasının sona ermesi için bunların değişmesini mi bekleyeceğiz? Çocuklar gittikçe ağırlaşan koşullarda çalıştırılmaya, çalışırken şiddete maruz kalmaya hatta iş cinayetlerinde yaşamlarını kaybetmeye devam ediyorsa nasıl olacak? Bunları soruyoruz ve yanıtlarını çocuklarla bulmak istiyoruz. Bulduğumuz yanıtlardan biri çocuk işçilerin örgütlenmesi. Bu konuda bir araştırma yaptık. Çocuklar örgütlenirlerse pek çok sorunla başa çıkacaklarını, güçleneceklerini düşünüyor. Dolayısıyla MESEM’lere devam eden çocuklar için de bu şekilde düşünüyoruz, ki bizim düşüncemizin dışında bu yönde hareketlilikler var. Örneğin Antep’te bir grup MESEM’li çocuk ve genç sendikalar etrafında örgütlenmek istiyor. Bizler de destek olmaya çalışıyoruz.

Eskiden çocuklar kayıt dışı sektörlerde çalışıyorlardı dedim ama aslında Milli Eğitim Bakanlığı'nın propagandasını yaptığı bu uygulama pratikte kayıt altına alınamayan alanlar içeriyor. Görüştüğünüz çocuklar çalışma koşulları açısından en çok ne tür kuralsızlıkları dile getiriyor?

Devam eden bir izleme çalışmasında çocuklarla görüşmeler yaptık. Bakanlık istediği kadar öyle olduğunu söylesin, MESEM’ler kesinlikle çocuklar için bir eğitim-öğrenim ortamı değil ve bu aslında herkes tarafından bilinen de bir şey. Fark ettiğimiz en önemli noktalardan biri, Türkiye’de ve uluslararası sözleşmelerde bazı sektörler ve iş kolları çocuklar için kesinlikle yasaktır. Elbette bu yasağa........

© Agos