Zor zamanlarda tekrar Varlık Vergisi

Geçen hafta Varlık Vergisi’nin çıkarılmasının 82. yıldönümüydü. Bu konu geçmişe nazaran daha fazla bilinse ve konuşulsa da tarihin böyle haksız uygulamalarını daima hatırlamakta, konuşmakta günümüz demokrasisi açısından fayda var; özellikle içinde bulunduğumuz dönem gibi, demokrasinin, insan haklarına ve özgürlüklerine dair değerlerin hem yerel hem küresel ölçekte aşınmaya uğratıldığı zamanlarda. O kadar kötü zamanlardan geçiyoruz ki insanın insana zulmü âdeta kanıksandı, normalleştirildi; birilerine insan hayatının değeri, insan haklarının önemi üzerinden bir şeyler anlatıp onları ikna etmenin imkânı hissedilir biçimde azaldı. İnsan hakları geçer akçe olmaktan hızla uzaklaşıyor. Bu yazıda konumuz o olmasa da, bir seneyi aşkın süredir İsrail’in Gazze’de yürüttüğü etnik temizlik ve soykırımın bu aşınmadaki payı şüphesiz çok büyük.

On binlerce çocuğun fütursuzca, acımasızca, en gaddar yöntemlerle katledildiği ve bunun karşılığında faillerin hiçbir ceza almadığı bir dünyada insanlara insan hakları üzerinden bir şey anlatıp onları ikna etmek hâliyle zorlaşıyor. Bu durumda ya gidişata, yani güçlünün istediğini istediği gibi yapmasına teslim olacağız ya da elimizden geldiğince, dilimiz döndüğünce insanların hak ve özgürlüklerinin sahibi olarak eşit biçimde yaşamasını, başka bir deyişle her insanın insan onuruna yakışır bir yaşam sürme hakkını savunacağız; hak, adalet, özgürlük değerlerini yükseltmeye çalışacağız. Geçmişin haksızlıklarını gündeme getirmek de bunun bir parçası.

Bu minvalde Varlık Vergisi’ne gelecek olursak, bu vergiyi yanlış ve haksız yapan neydi? Bir devletin özellikle savaş gibi zor zamanlarda toplumun varlıklı kesiminden olağan dışı bir vergi alması yanlış mıdır? “Hayır, değildir” dediğimizi varsayalım. Varlık Vergisi de böyle bir........

© Agos