menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Akrabamı Arıyorum

12 1
18.12.2025

Çocukluğumda anneannem elimden tutardı ve biz birlikte yolculuklara çıkardık. Yaz tatillerinde çıktığımız bu yolculukların değişmez adresi Diyarbakır’ın Çermik ilçesi olurdu.

Daha sonra öğreneceğim gibi 1915’te henüz dokuz yaşında bir kız çocuğu iken çıkarıldıkları ölüm yürüyüşünün uğrak yerlerinden biri olan, annesinden, ailesinden koparıldığı, isminin, dininin, dilinin değiştirildiği, çocukluktan ergenliğe geçtiği, evlendiği, ilk çocuklarını doğurduğu Çermik’in o zamanlar benim için anlamı, anneannemin bazı evlerdeki bitmez tükenmez sohbetleri sırasında, meyve ağaçlarıyla ve keşfedilecek köşeleriyle dolu bahçelerinde oynanan oyunlar, daldan toplanıp sunulan ya da zulaya yatıp aşırılan meyvelerdi.

Yıllar sonra anneannem beni, çocukluğumda birlikte yaptığımız yolculuklardan çok farklı bir yolculuğa çıkardı. Bu yolculukta, bahçeler, oyunlar, muziplikler yoktu. Gidilen zaman, tanımlanan mekânlar farklıydı, tanık olunan olaylar şoke ediciydi, çok travmatik, çok acılıydı.

Heranuş’tu onun adı, Müslüman bir onbaşı tarafından, annesinden koparılarak alınmış ve bu sayede hayatta kalmıştı. Ancak hayatta kalmanın bedelini, annesinden, bildiği ve güvendiği dünyadan koparılmakla, ailesini, sevdiklerini yok edenlerin ya da bu vahşete seyirci kalanların arasına atılmakla, dilini, dinini, ismini, sesini kaybetmekle ödemişti, Seher’di artık.

İçine atıldığı topluluk, o ne kadar çabalasa da içine almadı, kıyısında tuttu onu ve sonra ortaya çıktı ki Heranuş/Seher’lerin sayısı tahmin ettiğimizin de çok üstündeydi.

Kabul etmek gerekir ki anneannemle aynı kaderi paylaşan çocuklar, kadınlar, yaşadıkları vahşetin tanık oldukları felaketler zincirinin yaralarını ölene kadar üzerlerinde taşıdılar, büyük bir korkuyla yaşadılar ve elbette bizim asla bilemeyeceğimiz kim bilir neler oldu hayatlarında…

Çoğunuzun bildiği gibi........

© Agos