Vazgeçilmez olan Erdoğan mı yoksa emperyalist çıkarlar mı?

Prof. Dr. Mustafa Durmuş – 6 Kasım’da ABD’nin önde gelen gazetelerinin birinde Gönül Tol tarafından kaleme alınan bir makale (1) Türkiye’de çok tartışılıyor. Makalede Tol, bir yandan içeride (Türkiye’de) demokrasiden hızla uzaklaşırken, dışarıda, aşağıdaki nedenlerden dolayı, Erdoğan’ın ABD ve Avrupa devletleri açısından vazgeçilemez (indispensible) bir konumda olduğunu ve bunun Erdoğan iktidarını ekonomik olduğu kadar, siyaseten de rahatlatabileceğini ileri sürüyor.

Bir başka anlatımla bu yazıda, ABD ve Avrupa Devletlerinin attığı son adımların, “Erdoğan’ın vazgeçilmez olduğu, yani ülkesindeki demokratik bozulmaya bakılmaksızın kenara itilemeyecek kadar yararlı bir ortak olduğu algısını pekiştirdiği” öne sürülüyor.

Ticari tatlandırıcılar!

Tol özellikle bu ülkelere sunulan bazı ticari tatlandırıcıların altını çiziyor: 200 civarında Boeing 737 uçağı alımı, F-16’ların satın alınması, ABD mallarına uygulanan ek gümrük vergilerinin kaldırılması ve 20 yıllık LNG ithalat anlaşması gibi tavizler bunların başında geliyor. Bunlara yakınlarda İngiltere ile imzalanan 20 Eurofighter savaş uçağını içeren anlaşmayı da eklediğimizde bu tatlandırıcıların oldukça önemli boyutlara eriştiği ileri sürülebilir.

Göç yönetiminden arabuluculuk işlevine

Yazar A. Yeşilada ise söz konusu makaleyi değerlendirdiği yazısında, Erdoğan’ın Batı başkentleri için neden hala kilit öneme sahip olduğunu dört etkene bağlıyor (2):

(i) Göç yönetimi: Türkiye milyonlarca mülteciye ev sahipliği yapıyor. 2015’teki gibi bir artışın tekrarlanmasını önlemek ve AB ülkelerinde iç siyasi istikrarı sağlamak için Ankara ile iş birliği hala kritik öneme sahip.

(ii) Savunma sanayinin kapasitesi: Türk malı insansız hava araçları, mühimmat ve platformları, rekabetçi maliyetlerle kapasite açıklarını dolduruyor. Avrupa stoklarını yeniden oluşturmak için yarışırken, Türk savunma sanayi hız ve ölçek sağlıyor.

(iii) NATO coğrafyası: Türkiye, NATO’nun güneydoğu kanadını sabitliyor, Montrö Rejimi aracılığıyla Karadeniz’e erişimi kontrol ediyor ve Avrupa’nın giderek daha fazla bağımlı hale geldiği enerji ve ulaşım rotalarının üzerinde bulunuyor.

(iv) Arabuluculuk kapasitesi: Ankara’nın Moskova ve Kiev ile açık tutulan hatları ve Güney Kafkasya’daki etkisi, gerilimin tırmanma riskini azaltacak çözümler arayan Batılı politikacılar için onu yararlı kılıyor.

Bunlara ayrıca Türkiye’nin başta Suriye olmak üzere, Libya ve Güney Kafkasya gibi yakın bölgelerdeki alt-emperyal hedeflerinin Avrupa’nın öncelikleri ile örtüştüğünü de ilave etmek gerekiyor.

Keza bu gelişmelerin özellikle de Ukrayna’nın Rusya tarafından işgali ile başlayan savaş ve ikinci kez Trump’ın işbaşına gelmesinden bu yana ortaya çıktığını ya da hızlandığını hatırlatmakta fayda var.

Emperyalizm: bugün çok daha önemli

Kısaca, uzunca bir süredir bir kısım sol analizlerde ihmal edilen bir faktör olan emperyalizm faktörünü analizlere yeniden dahil etmek gerekiyor. Üstelik bu emperyalizm, neo-liberal dönem boyunca IMF, Dünya Bankası ve DTÖ gibi ticari görüntülü araçlar üzerinden işlemekten ziyade, NATO ve doğrudan Pentagon tarafından yürütülmekte olan bir emperyalizm. Yani emperyalizmin çok daha acımasız ve tahrip edici askeri yüzü ile karşı........

© Açık Gazete