menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Otoriter kapitalizm, çürüme ve kontrollü temizlik

16 1
24.12.2025

Devlet, Hegemonya ve Solun Stratejik Açmazı

MEHMET TAŞ / LONDRA – Türkiye’de son dönemde bahis, uyuşturucu ve “ahlaki çöküş” başlığı altında yürütülen operasyonlar, yüzeyde bir hukuk ve arınma hamlesi gibi sunulmaktadır. Oysa bu gelişmeler, münferit yolsuzluk vakalarıyla ya da devletin kendi kendini onarma kapasitesiyle açıklanamaz. Aksine yaşananlar, otoriter kapitalizmin kriz anlarında başvurduğu klasik bir rejim restorasyonu stratejisinin parçasıdır.

Kolombiya’dan Türkiye’ye gelen 4,9 ton kokainin gerçek alıcısı hâlâ açıklanmış değildir. Karayipler’de Fransa’nın ele geçirdiği 9 ton kokainle kurulan bağlantılar ise bilinmesine rağmen sorgulanmamıştır. Buna karşın televizyon ekranlarından tanınan isimlerin “ev partileri” gerekçe gösterilerek hedefe konulması; korkunç bir suç ve sermaye ağının merkezindekileri değil, kullanıcıları ve vitrin figürlerini cezalandırarak gözdağı vermekten başka bir anlam taşımamaktadır. Siyasette, yargıda, medyada ve büyük kapitalist şirketlerde yer alan esas mafya baronlarına dokunulmamış; gerçekler sistemli biçimde örtbas edilmiştir.

Tonlarca kokainin Türkiye pazarında dolaşıma sokulması, yalnızca toplumu değil, Saray rejiminin kendisini de çürütmüştür. İlerici çevrelerin yıllardır dile getirdiği gibi, Cumhur İttifakı’nın ülkeyi derin bir ekonomik krize sürüklemesiyle birlikte çürüme; devletin ve toplumun tüm katmanlarına halka halka yayılmıştır. Yoksullaşma, güvencesizlik ve siyasal baskı, suç ekonomileri için son derece elverişli bir zemin yaratmıştır.

1970–80’lerde Afganistan–Türkiye–Balkanlar–Avrupa hattında süren ve “beyaz ticaret” olarak adlandırılan uyuşturucu trafiği, 1990’ların sonunda büyük ölçüde çökertilmiştir. O dönemde ele geçirilen miktarlar birkaç yüz kilogramla sınırlıydı. Bugün ise tablo kökten değişmiştir: Latin Amerika’dan, özellikle Kolombiya’dan gemilerle tonlarca uyuşturucu taşınmakta; Türkiye bir geçiş ülkesi olmanın ötesine geçerek dağıtım ve kullanım merkezi haline gelmektedir. Mafya yapılanmalarının içinde ve başında artık açıkça Türk gruplar yer almakta; iç pazar hızla genişlemektedir.

2019–2024 yılları arasında bu ticaret; medya, yargı, İletişim Başkanlığı ve iktidar blokunun (AKP–MHP) bazı üst düzey unsurlarını da içine alarak tarihsel bir zirveye ulaşmıştır. Kara para aklama, uyuşturucu ve bahis ekonomisi; ekonomik krizin yarattığı toplumsal çözülmeyle birleşmiş, sınıfsal ve kültürel ayrımlar tanımaksızın geniş kitleleri—özellikle de gençliği—sarmıştır. Bugün karşı karşıya olduğumuz tablo, münferit bir suç dalgası değil; otoriter kapitalizmin yapısal bir krizidir.

Bu........

© Açık Gazete