Oyun: Büyük Romulus – Absürdün Merceğinde Bir Çöküş…

İsmail Cem Özkan* – Friedrich Dürrenmatt’in Büyük Romulusu, tarihsel bir çöküş anlatısını absürt tiyatronun keskin diliyle buluşturan güçlü bir metindir. Tarih, büyük imparatorlukların hem yükselişlerini hem de kaçınılmaz sonlarını yazar; ancak bu anlatılar çoğunlukla kazananların kaleminden çıkar. Sanat ise aynı çöküşe, dönemin duygularından, çelişkilerinden ve ihtimallerinden bakan başka bir mercek sunar. Büyük Romulusun sahne uyarlaması da bu bakışı çağdaş bir dramaturjiyle birleştirerek seyirciyi tarihin yeniden yorumlanan bir anının içine davet ediyor.

Oyunun merkezinde yer alan Roma İmparatorluğu’nun son günleri, hem şaşaalı fetihlerin hem de Sezar mirasının nasıl adım adım eridiğini gösterirken; Dürrenmatt’in absürt dili sayesinde tarihsel trajedi yer yer grotesk bir komediye dönüşüyor. Germenler karşısında direnmeden dağılan ordular, borç batağındaki bir imparatorluk ve tüm bunların başında çöküşe kayıtsız görünen bir imparator… Bu ikilik oyunun temel gerilimini oluşturuyor.

Tavukların Gözünden Bir İmparatorluğun Sonu

Oyun, anlatısını beklenmedik biçimde tavuklar üzerinden kurar. Romulus’a en yakın duran, onu en çok gözlemleyen ve bu nedenle en çok “bilen” figür olarak tavuğun seçilmesi, absürdün en parlak hamlelerinden biridir. Tavuğun hem anlatıcı hem yorumlayıcı rolü, oyunun masalsı ve destansı atmosferini güçlendirir.

Sahnede tavukların ritmi; müzik ve sözlerle birleşerek her bölümün atmosferini belirler. Yönetmenin çağdaş terminoloji ve güncel göndermeleri metne yedirme biçimi, çürüyen toplumların kaderinin liderlerin tercihleriyle nasıl şekillendiği sorusunu bugüne taşır:

Direnerek yok olmak mı, direnmeden sürüklenmek mi?

Dürrenmatt’in tarihsel malzemeyi bugünden okuyan yaklaşımı sahnede açıkça hissedilir.

Metnin Politik Arka Planı ve Sahne Dilinin Başarısı

Oyun, Roma döneminin “vatan, millet, devlet” kavramlarını bugünün sermaye ilişkilerinin süzgecinden geçirerek yeniden düşündürür. Dramatolog ile yönetmenin bu yeniden kurgulamadaki uyumu, metnin masalsı olduğu kadar eleştirel tonunu da başarıyla kurar.

Keskin mizahın, çürüyen düzenlerin içinde neden bu kadar etkili bir araç olduğu sahnede her an hissedilir. Çünkü........

© Açık Gazete