Aynılaştırılan bedenler, silinen kimliklerin oyunu: Çirkin

Oyunda sermayenin insanı nasıl gönüllü dönüştürdüğüne sık sık tanık oluruz. Patron, ürettiği ürünün oluşum aşamasında yer alan mühendisi aynı zamanda pazarlamacı olarak görür; çünkü ona göre ürünü en iyi anlatacak kişi onu yaratandır. Fakat bir engel vardır: Mühendis pazarlama yapamayacak kadar çirkindir. Yüzü, patron tarafından “uygun” bulunmaz. Bu nedenle şirket, Alp Dağları’na bakan lüks bir otelde yapılacak sunuma onun yerine asistanını göndermeye karar verir.

Mühendis Lette bunu kabullenemez. Hayatında ilk kez yüzü, işiyle arasına girer. Bilgisi ve emeği tartışılmazdır ama görünüşü patronun satış stratejisine uymaz. Son yıllarda büyük şirketlerin ürünlerini sahiplerinin ya da marka yüzlerinin gösterişli sunumlarla tanıttığını düşününce, mesele sadece bir yüz meselesi olmaktan çıkar…

Pazarlamanın gücü arttıkça güzellik de “bir değere” dönüşür. Ürün satarken insan da kendini satmanın bir aracına döner. Lette’nin yaşadığı tam olarak budur. İcat ettiği yüksek voltaj konektörünü anlatma hakkı elinden alınmıştır. Bu, onun için yalnızca bir iş meselesi değil, bir onur kırılmasıdır. Evine döndüğünde daha acı bir gerçekle karşılaşır: Eşi de onun yüzüne gözlerinin içine bakmamaktadır. Çirkinlik artık sadece işyerinde değil, evlerinde de görünür bir sorundur.

Oluşan bu krizden çıkış yolu olarak estetik ameliyatı seçer........

© Açık Gazete