Aynılık değil farklılık
“Dinlediğim ve sevdiğim müziğin dili İngilizce, en sevdiğim ressam bir Alman, en sevdiğim yazarlardan kimisi Rus, kimisi Güney Amerikalı kimisi Türk. En beğendiğim film yönetmeni bir Fransız. Japon haikularına bayılırım, İtalyan ve Çin yemeklerini de severim. Ama ne İngilizim, ne Amerikalı, ne Fransız, benim kendi milletim de var… Her siyasi görüşten arkadaşım var ama benim de kendi görüşüm de var. Her cinsel yönelimden arkadaşlarım var ama benim kendi tercihlerim de var. Her inançtan arkadaşlarım var ama benim inancım yok. Dünya böyle güzel. Tüm dünyayı bir tek kültür içine hapsetmeye kalkan anlayışı sevmiyorum. Dünya böyle rengarenk daha güzel. Liberalizm tek tip insanı birey olarak sunuyor ama birey farklı olandır aynı olan değil. Özgürlük farklı olabilmektir, aynı olmanın zorlanması değil.”
Sevgili Uğraş Beratlı paylaştı yukarıdaki çok anlamlı serzenişini. Her zaman ben de aynı şeyi düşündüm. “Özgürlük farklı olabilmektir, aynı olmanın zorlaması değil”.
Genelleme yapmayı hiç doğru bulmam ama biz farklılığı değil “aynılığı” teşvik eden bir kültür içerisinde büyüdük. Farklı düşünceye hiç sıcak bakmayan, farklı düşüneni dışlayan bir kültür. Ezberciliği benimseyen bir eğitim aldık.
Birçoklarının gözünde her şey siyah veya beyazdır. Gri yok. “Ya taraf olursun ya bertaraf” demişti şimdi ismini hatırlamadığım bir siyasetçi. İki hafta önceki yazımı beğenmeyen bir “profesör” yorumunda bana “ZIRCAHİL, UTANMAZ ve AHLAKSIZ Ertanç!”........
© Açık Gazete
visit website