Ahmed Cemal Paşa (1872-1922), İkinci Meşruiyet Döneminde İttihat ve Terakki’nin Enver Paşa ve Talat Paşa ile birlikte üç önemli liderinden biridir. Bab-ı Ali Baskını (23 Ocak 1913) olarak bilinen hükûmet darbesinin ardından İttihatçılar başa geçince İstanbul muhafızlığına getirildi. Bu görevi sırasında İttihat ve Terakkî Cemiyeti’ne karşı gelişen muhalefeti bastırarak partinin yönetimine destek sağlamaya çalıştı.
Üç Paşalar İktidarı olarak bilinen 1913-1918 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu’nun iç ve dış politikalarının belirlenmesinde önemli rol oynamıştır. 1914-1918 yılları arasında Bahriye Nazırı olarak donanmanın mali işlerini, gemilerin satın alınması veya yaptırılması gibi işlerden sorumlu idi. Birinci Dünya Savaşı esnasında Suriye-Filistin Cephesi’nin komutanı idi.
Üç paşalar içinde Enver Paşa Almanya yanlısı, Talat Paşa İngilizlere yakın iken Cemal Paşa Fransız yanlısı idi. Fransız sosyetesinin davetlerini kaçırmazdı. Cemâl Paşa, I. Dünya Savaşı öncesinde Fransa’nın desteğini kazanmak amacıyla Fransa’ya gitti. Başarısız olunca Enver Paşa ve alat Paşa ile birlikte 2 Ağustos 1914’te yapılan Osmanlı - Alman İttifakı’nı isteksizce destekledi.
Cemal Paşa’nın Kanal Harekâtı ve Ortadoğu’da o dönemdeki olaylara bakışı bugün bölgede meydana gelen gelişmelere bakışımız açısından önemli ipuçları veriyor. Bu kapsamda en önemli eser onun emir subayı olan Falih Rıfkı Atay’ın “Zeytindağı” adlı eseri. Bu makalede, Cemal Paşa ve Kanal Harekâtı’nı anlatırken, bugüne ilişkin dersler çıkarmaya çalışacağız.
Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı İmparatorluğu, Ortadoğu’da üç cephede savaşmıştı;
- Irak Cephesi.
- Sina - Filistin Cephesi.
- Hicaz - Yemen Cephesi.
Osmanlı için Ortadoğu’daki savaş öncelikle Hicaz, Asir ve Yemen’e yönelik bir cephede yürütüldü. Hicaz cephesi ile ilgili merkezi Şam’da bulunan 4. Ordusu’na bağlı 8. Kolordu Şam’da, 12. Kolordu Musul’da konuşlu idi. Ayrıca Irak ve Havalisi Komutanlığı vardı
Osmanlı Devleti, İngilizlerin niyeti belli olduğu halde, bölgeye takviye güç göndermek yerine Musul’daki 12. Kolordu’yu Suriye’ye, Bağdat’taki 13. Kolordu’yu Doğu Cephesine göndermiş, Basra’da sadece Cavit Paşa komutasındaki 38. Tümen kalmıştı.
Sina-Filistin Cephesinde, Bahriye Nazırı Ahmet Cemal Paşa’nın komutasında bulunan 4. Ordu (Karargâhı Şam’da) kuruluşunda şu birlikler vardı;
- 8. Kolordu (Kudüs) ve ona bağlı 23. (Humus), 25. (Şam), 27. Tümenler (Kudüs).
- 12. Kolordu (Halep) ve ona bağlı 35. (Halep) ve 36. Tümen (Hamada).
Osmanlı Devleti savaşa resmen 5 Kasım 1914 günü başlamıştı ama İngilizler, bu tarihten üç ay önce “D Günü” adıyla Bahreyn’de kurulan Tugaya, savaş başladığında Abadan petrol yataklarını ve Basra Körfez çıkışını derhal işgal etmesi görevi vermişti. Savaş başlar başlamaz İngilizler önleyici bir darbe olarak hemen Anglo-Hint birliklerini Basra’ya çıkarır. Amaç, İngiliz Ordusu için hayati önemde olan Anglo-Pers petrol boru hattını korumaktır.
Kısa süre sonra Osmanlı, Almanlarla birlikte Şubat 1915 başında İngilizlerin can damarını hedef alır ve Süveyş Kanalı’na sürpriz bir taarruz yapar.
Cemal Paşa komutasındaki Osmanlı Ordusu, İngiliz idaresindeki Mısır'ı fethetmek amacıyla 28 Ocak 1915'te Süveyş Kanalı'na taarruz eder ama hezimetle sonuçlandı.
Ocak 1916’da Gelibolu’dan Batılı işgalciler tahliye ediliyor, Ortadoğu’da ise gizli cemiyet ve Şerif Hüseyin, Türkleri arkadan vurmak için hazır bekliyordu. Hedef Osmanlı’nın İslam üzerindeki siyasi gücünü kırmak ve Araplara ümit vermekti. Kahire ise aynı şekilde düşünmüyor, Şerif’in konumunu büyük bir fırsat olarak görüyordu.
Irak’taki Anglo-Hint kuvveti ise Nisan 1916’da Bağdat’ın 150 km. güneyindeki Kut-ül Amere’de esir düşer. İngilizler, Gelibolu ve Irak’ta yenilmiştir. İran ve Afganistan’da kutsal savaş çıkacağından endişe eden Hint Hükümeti, Basra’yı takviye etmemiştir.
İngiliz karşı taarruzu hazırlıkları çerçevesinde, daha önce Suriye ve Filistin’de kazılara katılmış olan arkeolog ve sana tarihçisi kimliğindeki T.E. Lawrence, Osmanlı idaresine karşı bir Arap isyanı örgütledi. 27 Haziran 1916'da Mekke Şerifi Hüseyin Osmanlılara karşı isyan ederek Hicaz Krallığı'nı ilan etti.
27 Temmuz 1916’da Albay Von Kress komutasındaki İkinci Kanal Seferi de yenilgiyle sona erer.
1914’de Mısır’daki İngiliz Kuvvetlerinin mevcudu 30 bin civarında idi. Savaşın başlangıcında altı tümen olan İngiliz kara gücü iki yıl içinde on kat büyüdü. Aralık 1915’de toplam insan gücü 2.5 milyona ulaşmıştı. Savaşın sonuna kadar İngiliz ordusunda yaklaşık 5.2 milyon insan görev yaptı.
Başlangıçtan itibaren İngiliz ordusunun Hint kolu vardı. Gönüllülerin büyük bölümü 1915’de Kanadalılar, 1916’da Avustralyalılar, Güney Afrikalılar, Yeni Zelandalılar ve Newfoundland’tan gelenlerden oluşuyordu. İngilizler savaşı ABD’den aldığı borçlarla finanse etti.
Osmanlı’ya karşı kullanılan ordu mevcudu bir milyonu İngiliz olmak üzere, 3 milyon civarında idi.
Cemal Paşa, harekete geçtiğinde 8. Kolordu’nun birinci kademesinde 12.462 kişilik öncü bir kuvveti vardı. Bu kuvvetin aslı gücü olan 23, 25 ve 2. Piyade Tümenleri gönüllülerden oluşmaktaydı.
Kanal Harekâtı’na katılacak toplam kuvvet 25 bin civarında idi. Ordunun ilerleyeceği yol boyunca, Sina çölünde kilit noktalar gerilla kuvvetleri tarafından tutulacaktır. Cemal Paşa’nın ileri harekâtı 14 Ocak’ta başlamış, Kanal’a yaklaşmaya başlanılan son 7 gün İngiliz deniz uçaklarına görünmemek için gece yürüyüşü yapılmıştı.
İngilizler Türk Ordusunun hareketliliğinden haberdar ise de büyük bir taarruz yapılacağını tahmin etmemişlerdi.
Ocak 1915’de başlayan Kanal harekâtının başarısı 5-6 bin kişilik bir kuvvetin sürpriz şekilde karşı kıyıya geçip köprübaşı tutmasına bağlı idi. Ancak, 600 kişilik ilk........