Kaygı veya daha afilli tabirle anksiyete, insanların genellikle doğal korku halinin olmaması durumunda, geleceğe yönelik geliştirdiği, modern insanın hayatında muhtemelen atalarınınkinden çok daha fazla görülen belalı bir ruh halinin adıdır. Ancak “Acaba ara sokaktan geçerken kafama radyo düşer mi?” tarzı bireysel soruların ötesinde, insan grupları kolektif olarak kaygı nesneleri üretme yeteneğine de sahiptir. Muhayyilenin sınırlarını zorlayan kıyamet senaryoları da bu kolektif anksiyete yeteneğinin meyvelerinden biridir.
“Günleri sonu” yani kıyamet, aslında insanların bireysel ölüm korkularından farklı değildir. Nasıl ki hayat bir gün bitecekse, dünyanın da sonunun bir gün geleceği, her şeyin tuzla buz olacağı çıkarımı isabetsiz değildir. Ama “nasıl olacak?” sorusuna verilen cevapların tüyler ürperticiliği yine de kalabalık grupları 20 Aralık 2012'de Şirince'ye otobüs bileti almaya yönlendirebilir. Öyle ya, 21'inde kıyamet gelecek gibi görünmüyor, Yecüc ve Mecüc'ü gören yok. Yine de önce tedbir, sonra tevekkül.
Ancak tüm kıyamet senaryoları İbrahimi dinlerdeki veya Maya takvimindeki kadar ilahi bir tasarının insanı çaresiz bıraktığı bir bekleme halini içermez. Ekseriyeti modern olan bazı senaryolarda insanlık, bir şekilde kendi kıyametinin davetçisi olur. Bunu da çoğu zaman teknolojinin nimetlerinden faydalanarak yapar. Bu durum da premodern ve modern insanların ölümle........