Gazetecilikte hikaye biriktiriyorsunuz |
Bazı kitapları okuduğunuzda yazarlarının yazmak için dünyaya geldiğini düşünürsünüz. Çünkü onlar sözcükleri doğurur, büyütür, yaşatır. Bu yaşamdan okurlar da pay alır. düşünür, Okuduklarını sorguladıklarında kimi zaman kendilerini kimi zaman da başkalarını bulurlar. Duygu Özsüphandağ Yayman da bu yazarlar arasında yerini alır. Yerini alırken çok sayıda ödülle taçlanan gazeteciliği de kendisine yol açar. “Gazetecilik çok farklı yaşamları tanıma imkanı sağlıyor. Hikaye biriktiriyorsunuz ki gazeteciliğin en çok bu yanını seviyorum” diyen Gazeteci-Yazar Duygu Özsüphandağ Yayman ile üyesi olduğu İzmir Gazeteciler Cemiyeti yayın organı Dokuz Eylül Gazetesi okurları için röportaj yaptım.
Çok sayıda güncel haber ile röportajın yanı sıra geçmişin izini de sürerek önemli çalışmalara imza attın, kitaplaştırdın. Gazetecilik ve yazarlık birbirini nasıl besliyor?
Gazetecilik yazarlığı hem besliyor hem köstek oluyor. İç içe geçtiği durumlar da var. Biliyorsun gazetecilik hız, zamanla yarışmayı gerektiren, kalabalıklar içinde yapılan bir meslek. Yoğun çalışma temposunda yüzdeydekini doğru toparlamakla geçiyor biraz zaman. Derine inmek, araştırmak için zaman, hikaye yazmak içinse kendi başına kalmak gerekiyor. Hikaye bir romana da, bir öyküye de, başka bir dala da hizmet edebilir. Gazetecilik, zaman, enerji anlamında köstek olabiliyor. Bu dengeyi iyi tutturmak, zamanı iyi yönetmek lazım. Haber takibi yaparken yaşama ihtimalimizin olmayabildiği, düşünemediğimiz olayların içine giriyoruz. Bir intihar haberine de gidebiliyoruz, lüks bir otelin balo salonunda iş insanlarının yemeğine de. Adliye koridorlarında dava da takip ediyoruz, polis haberlerine de gidiyoruz, tarlada çifçilerle röportaj da yapıyoruz. Gazetecilik çok farklı yaşamları tanıma imkanı sağlıyor. Hikaye biriktiriyorsunuz ki gazeteciliğin en çok bu yanını seviyorum. Röportaj yapmayı, yazmayı seviyorum. Biriktirdiğimiz hikayeler, edebiyatta karakterlerimizi yaratırken elimizi zenginleştiriyor. Uzun bir süredir aktif gazetecilik yapmıyorum ama mesleğe kıyısından bulaşmaya devam ediyorum. İzmir Büyükşehir Belediyesi Tanıtım Müdürlüğü’nde uzun yıllar metin yazarı olarak çalıştıktan sonra 2024 yılından bu yana basın yayın biriminde yer alıyorum. Gazete, dergilere röportajlar yapmaya, yazılar yazmaya devam ediyorum. Bu da beni mesleğin içinde tutuyor.
2004 yılında yitirdiğimiz sevilen bir başkanın İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina’nın hikâyesini kaleme aldın. Bu fikir nasıl doğdu? Yazmak zor muydu?
Bu fikir 2006 yılında doğmuştu. Ahmet Başkan 2004’de vefat etti, kitap 2007’de yayınlandı. O dönemde İzmir Life dergisinde çalışıyordum. Dergide pek çok farklı kişinin biyografisini yazıyor, portre röportajlar yapıyordum. Ancak bir kitap bütünlüğü taşıyan, bu kadar geniş oylumlu, araştırmaya dayanan, uzun zamana yayılan bir çalışmam olmamıştı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Kitaplığı’nın yayınladığı “Ahmet Piriştina Yaşam Öyküsü -Nergis Kokar Mı İzmir'in Sokakları?" benim ilk kitabımdır. Piriştina’yı yazmak zordu ancak zor derken bunu olumsuz anlamda kullanmıyorum. Çok iyi irdelenmesi gereken, zengin bir kişiliği olan, çok yönlü bir karakteri olduğu için zordu.
PİRİŞTİNA’NIN ZENGİN KİŞİLİĞİ
Ahmet Piriştina, Türkiye’nin ciddi anlamda sol siyasete yön veren Türkiye İşçi Partisi deneyiminden Behice Boran’lara kadar giden, gençlik yıllarından itibaren siyasi geçmişten gelen bir başkandı. Sanayi odası meclis üyeliği vardı. Aynı zamanda iş insanı, politikacıydı. Sanat çevresiyle ilişkileri çok iyiydi. Bugün en hatırı sayılı sanatçılar dediğimiz Metin Akpınar’dan Rutkay Aziz’e, Tarık Akan’a, Meral Okay’a kadar hepsi çok yakın arkadaşlarıydı. Aziz Nesin de öyle, vefatında da tanıklığı vardır; Çeşme’deki evinde son görenlerden birisidir. Böyle bir kültür insanıydı da. Çok zengin kişiliği, birikimi olduğu için, tüm bunları bir araya getirmek zorlayıcı bir deneyimdi. Kitabı yazmam için o dönemde İzmir Life’ın yayın yönetmeni İsmail Hakkı Kesirli’nin hakkını yiyemem ki o teşvik etti, yönlendirdi. Kitabın çıkış fikrini de anlatıcak olursam, Ahmet Piriştina öldükten sonra göreve gelen Aziz Kocaoğlu ile yakın çalışma ekibi, Piriştina’nın doğum günü 8 Nisan’da çıkmak üzere bir kitap fikri geliştiriyor. Bu fikri İzmir Life Dergisi’nin yayın yönetmeni İsmail Hakkı Kesirli ile paylaşıyor, teklif ediyorlar. Hakkı Kesirli daha öncesinde Piriştina’nın kampanyalarını yönetmiş,........