Duyguların Çağında Markalaşma
Eskiden markalar için mesele “dikkat çekmek”ti. Renklerle, kampanyalarla, sloganlarla bağırarak görünür olmaya çalışırlardı.
Bugün ise oyun tamamen değişti: Markalar, “hatırlanmak” ve “hissedilmek” için konuşuyor. Çünkü görünürlük saniyelik, his kalıcı.
2025 dünyasında markalaşma, yalnızca tasarım ya da iletişim meselesi olmaktan çıktı; artık bu bir algı mühendisliği değil, duygu yönetimi işine dönüştü. Tüketici ne söylediğinizi değil, nasıl hissettirdiğinizi hatırlıyor. Kısacası marka, artık bir isim değil; bir hissin karşılığı.
Tutarlılık, Duygu, Hikaye
Bir markanın logosu, rengi, hatta reklam dili değişebilir ama duygusu değişmemelidir. Bugün Apple’ı düşündüğünüzde aklınıza gelen şey “sadelik” ve “özgüven”dir; Nike “ilham” ve “azim” duygusunu taşır; Tesla “vizyon” ve “cesaret” hissini verir. Hepsi aynı şeyi yapıyor: Tutarlılığı duyguyla birleştiriyor.
Markalaşmayı hala “tasarım işi” sanan markalar ise tökezliyor. Oysa tasarım, buzdağının görünen kısmı. Markalaşma, markanın kim olduğuna, neyi savunduğuna, kiminle konuştuğuna ve........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein