Loş salonlar, romantik barajlar ve 17 talihli kişi! |
BERGAMA’DAN SİYANÜR GÜNLÜKLERİ-23
Daha neler neler!
Bugün görülüyor ki siyanürlü altın madenleri ülkenin her yanını sardı, sarıyor.
Sivas-Kangal Alacahan’da; Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) mensuplarını kapsayan yardım ve emeklilik fonu olan OYAK’a, Bakırtepe’de KOÇ Holding’e, İvrindi-Balıkesir’de ünlü NUROL Holding’eve Çanakkale-Muratlı’da CENGİZ Holding’e bağlı şirketler harıl harıl çalışıyor, altın elde etmek uğruna toprağı siyanürlemeyi planlıyor, siyanürlüyor.
Bunlardan Erzincan İliç’teki siyanürlü altın madeninde yaşanan çevre felaketi; tonlarca siyanürle zehirlenmiş ağır metalli toprağın bir çığ gibi akması, Fırat nehrini zehirleyecek, yöredeki yerleşimleri yutacak noktaya gelmesi, sekiz çalışanın ölmesi siyanürcüleri durduramıyor.
Zehirciler, İliç’teki çevre felaketinde 9 çalışanın ölümüyle sonuçlanan ve ardından kapatılmak zorunda bırakılan siyanürlü ölüm madenini yeniden açmak, bir avuç altın için, işsizlik bahanesiyle yereldeki insanları kışkırtıyor, Devletin en yüksek kademesindeki karar vericileri ikna etmeye uğraşıyor.
İliç’teki felaketle ilgili hazırlanan bilirkişi raporunda açıklanan her türlü rezilliğe rağmen.
12 Şubat 2024’de 9 “insanın” ölümüne neden olan siyanürlü altın madeniyle ilgili 43 sanığın hala yargılanıyor olmasına rağmen.
(Erzican-İliç-Çöpler siyanürlü altın madeni faciasında siyanürlü toprak altında kalıp ölenlerden Uğur Yıldız’ın düğün fotoğrafı.-İbrahim Gündüz. Kısa Dalga.13.02.2025)
Araştırmacı İbrahim Gündüz’ün bildirdiğine göre; “facia sonrasında İliç Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından üç bilirkişi raporu hazırlatıldı. İlk rapor faciadan kısa bir süre sonra Mart 2024’te hazırlandı. Sorumlular tek tek sayıldı.”
“İkinci bilirkişi raporu ise en kapsamlısıydı. Dönemin ve bugünün Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’la birlikte 13 kişinin asli kusurlu, 26 kişinin de tali kusurlu olduğu belirtildi. 262 sayfalık Bilirkişi Raporu’nun altında 9 ODTÜ, 2 Cerrahpaşa ve 1 İTÜ hocası ile bir AFAD mühendisinin imzası bulunuyordu.
”(https://kisadalga.net/yazar/bir-yil-gecti-coplerde-acilar-hala-taze-aileler-adalet-bekliyor-119978?utm_source=chatgpt.com)
Sanki taltif edilircesine Murat Kurum, AK Parti’den 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı oldu.
Seçimi kaybedince tekrar “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı”na getirildi.
(Sivas-Kangal-Alacahan siyanürlü altın madeni sahası. Siyanürle zehirlenecek 1 ton toprakta, yok denecek kadar,1 gramdan az, 0.89 gram altın var. Foto: Evrensel)
***
Bütün bu felaketlerin ve olumsuzlukların habercisi; bilindiği gibi Bergama’da işletilmek istenen ve işletilen “Ovacık Siyanürlü Altın Madeni”nde yaşananlar ve o süreçte yapılan uyarılardı.
Çok uluslu EUROGOLD, TÜPRAG gibi şirketlerin getirdiği, siyanür kullanarak topraktaki küçük miktardaki altını elde etme yöntemi, açık hava/zehir kimyacılığı artık yerli şirketler tarafından da öğrenildi.
Şimdi Anadolu’nun her yerinde bu uğursuz usul uygulanıyor ve birçok alan yeni çevre ve insan felaketlerine gebe!
Bütçe açıklarını kapatmak için siyanürcü şirketlerin çıkaracağı zehirli altından medet uman Hükümetler, zaman zaman tepkiler karşısında duraklasa da bunları teşvik ediyor, arkasında duruyor.
İşlerini daha da kolaylaştıracak yasal düzenlemeler yapmaktan çekinmiyor.
Denetim mekanizmalarını gevşeten kararlar alabiliyor, alıyor.
Belirli bir ölçüde çevreyi korumak için oluşturulan ÇED (Çevre Etki Değerlendirme) sisteminin içi boşaltılıyor.
Nereden gelindi bu noktaya?
Nasıl uyarılara, tepkilere karşı kulaklar tıkandı, gözler görmez oldu?
Ne kadar güçlüymüş şu altının pırıltısı, şıngırtısı.
(2023, 2025-TC. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum)
***
Bütün bu gelişmelerin Bergama’da başladığını artık sağır sultan bile duydu.
Halkın bilgiye, hukuka, yaşam duyarlılığına dayanan, sevimli eylemlerle yaygınlaşan tepkisi ve karşı koyuşu bu direnişe büyük bir meşruiyet kazandırdı.
Türkiye’nin her yanını zehirli madenlerle donatmak isteyen çok uluslu sermeye; bulduğu yerli işbirlikçilerle birlikte, Devletin ve Hükümetlerin değişik kademelerinden aldıkları destekle, Bergama’nın yeşil direnişini aşmanın, bu anlamda tüm ülkeyi siyanüre bulaştırarak, kısa yoldan varlıklarına varlık katmak anlamına geldiğini biliyordu.
Tabii ki Devlet kademelerinde de bu konuda görüş farklılıkları vardı, kamuoyu olayları yakından izliyordu, hukuk halktan ve çevreden yana kararlar verebiliyordu, muhalif partiler, sivil toplum örgütlerive basın konuyu gündemde tutuyordu.
Bu durum, siyanürlü madenleri çalıştırmayı çok isteyen odaklar için sıkıntılı bir durumdu.
Zehirli altınlarına kavuşmaları engellenmek isteniyordu!
Bergama’daki madeni işletmek isteyen çokuluslu Eurogold şirketinin ortaklarından önce Alman Metallgeshelschaf, sonra Avustralyalı Normady Poseidon projeden çekilmiş, Bergamalı çevrecilerin Berlin’de binaları önünde gösteri yaptıkları Dresdner Bank vereceği krediyi, görünür desteğini kesmişti.
1991 yılı sonunda, işletmenin imar planlarının oluşturulması için Şirketin İmar Bakanlığı’na yapmış olduğu başvuru üzerine bu bakanlık, usul gereği Sanayi ve Ticaret, Tarım ve Köy İşleri, Kültür, Milli Eğitim, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Maliye, Sağlık, Orman, Ulaştırma ve Çevre Bakanlıklarından görüş istemişti.
Bütün diğer bakanlıklardan birkaç ay gibi kısa bir sürede gelen olumlu yanıtlara rağmen Çevre Bakanlığı’nın incelemesi sürüyordu.
Kamuoyu duyarlılığının yansıması ülke sınırlarını aşmıştı.
Üstelik Bergamalılar ve onları destekleyen İzmirli çevreciler daha önce verilen ikincil izinlerin iptali için konuyu İzmir mahkemelerine taşımışlardı.
Ülkenin başında, Süleyman Demirel’in Başbakanlığında DYP-CHP Koalisyonu vardı. Çevre Bakanı Doğancan Akyürek’ti (1991-1993).
Muhtemelen........