Şeyh Bedrettin sosyalist miydi?
Divanyolu’ndaki Sultan Mahmut Türbesi haziresinde sizi şaşırtacak definlerle karşılaşırsınız. Hanedan mensupları dışında ilginç isimler görürsünüz. Bunlardan biri Ziya Gökalp’tir. Gökalp, İkinci dönem TBMM’ye üye seçildikten kısa bir süre sonra vefat etmiş, buraya defnedilmişti.
Bir başka şaşırtıcı isim Şeyh Bedreddin’dir. Serez ‘de 1420’de idam edilen Bedreddin, nasıl burada yatıyor diye şaşırırsınız. Bedreddin, idamından 500 yıl sonra Serez mübadilleri tarafından getirilmiştir. 1924 yılında.
Bedreddin, Serez muhacirleri tarafından adeta bir kutsal emanet gibi getirilmiş, bedeninden arda kalanlar Topkapı Sarayında kutularda uzun süre saklanmış, 27 Mayıs ihtilalcileri tarafından buraya nakline karar verilmişti.
İşte ironi burada, Bedreddin, Kendisini idam etttiren Sultan I. Mehmet’in ahfadı (Sultan Mahmut, Abdülaziz, Abdülhamit) ile yan yana yatıyor. Bir yanında da Gökalp ve Sait Halim Paşa.
Şeyh Bedreddin, Osmanlı’nin Rumeli topraklarında genişlemesi yıllarında Edirne yakınlarında Simavne’de doğdu. Bazıları yanlışlıkla Simav olarak söylerler. İlgisi yoktur. Ondan söz ederken, “Simavne Kadısı Oğlu Şeyh Bedreddin” demek en doğru tanımlama olur.
Soyu baba tarafından Rumeli alplerine ve ulemaya, anne tarafından muhtemelen varlıklı rum bir aileye dayanmaktadır. Burada Osmanlı’nın Gaza ideolojine dayanan bir beylik olduğu bir dönemden söz ettiğimizi hatırlatalım.
Doğu Roma (Bizans) çöküntü halindedir. Balkanlarda toplumsal kargaşa egemendir. Anadolu’da ise Selçuklu kurumları izlerini devam ettirmektedir. Bedreddin, Anadolu’nun en önemli bilim merkezi olan Konya’da, Şam ve Kudüs’te eğitim gördü. Kahire’ye gitti. Memluk Sultanı Berkuk huzurunda yapılan münazarada Sultanın takdirini kazandı.
Günümüzde Arapçayı anlamakta güçlük çeken din adamları karşısında, Bedreddin’in Kahire’de, Arapçayı belagatla kulananan bir din bilgini, fıkıh alimi olduğu görülür.
Bir süre Memluk sultanının oğluna hocalık eden Şeyh Bedreddin’in buradan Erdebil’e geçtiğini görüyoruz.
Bütün yazılan ve anlatılanlardan Bedreddin’in, Ön Asya, Doğu Akdeniz, Mısır ve İran’ın entelektüel ortamında bulunduğu anlaşılıyor. Ayrıca, bu kadar geniş bir coğrafyada, değişik kültür ve dillerle başa çıkabilmesi şayanı hayrettir. Bir de bu sürecin maddi alt yapısının nasıl sağlanabildiği de araştırılmaya değer doğrusu.
Bedreddin’in yaşadığı yüzyıl Osmanlı’nın Beylikten Devletliğe geçiş ve kurumlarını inşa etme yüzyılına tekabül eder.
Unutmayalım ki Osmanlı bir Balkan devleti olarak genişlemişti.
İstanbul’un fethinden çok önce sınırları Belgrad’a dayanmıştı. Bu arada Anadolu’da varlığını sürdüren-Selçuklu sonrası- beyliklerin (devletçiklerin) varlığını da unutmayalım.
Bizans tekfurlarının feodal lordlara dönüştüğü yüzyıllarda Kayı Alplerinin dinamizmi Batı Anadolu’da dengeleri değiştirmişti. Osman ve Orhan gazi ile ittifak yapan tekfurlar oldu.
Bunlardan bazılarınını müslüman olarak günümüzde kutsanan gazilerden olduğunu belirtelim. I. Murat’tan sonra ordunun devşirme ordusu, elit sınıfın kısmen Rum elitlerden meydana geldiği malumdur.
Rum Mehmet Paşa, Rum Mahmut Paşa gibi. Gazi Köse Mihal, Gazi Evrenos Bey gibi akıncı beyleri de unutmayalım. Yıldırım Bayezid’in eşlerinden birinin Olivera Despina olduğunu da hatırlayalım. Yıldımla birlikte Timur’a esir düşmüş, Bayezid’in vefatından sonra Sırbistan’a dönmesine izin verilmiştir.
Yönetici sınıf içinde (sınıf-ı askeri) Rum ve Sırp aristokrasisinin etkin olması, evlilikler yoluyla aile yapısında geçişlilikler Osmanlı tarihini anlamak bakımından önemlidir. Bu elit unsurlar, Osmanlı hanedanı içinde erimiştir.
Bu arada Rumeli fethine katılan askeri önderler ile yerel seçkin ailelerin kızları arasında evlilikler olduğu kesin. İşte Şeyh Bedreddin’in ailesi böyle bir aile. Anne tarafının Rum olma ihtimali yüksek.
Bedrettin’in karma bir soydan gelmesi, geniş bir coğrafyaya yayılan eğitimi, Memluk Sultanı’nın oğluna hocalık etmesi, Kahire’de sultanın huzurunda yapılan münazaralarda gösterdiği üstünlük (faikiyet) yine Timur’un huzurunda yapılan tartışmalardaki parlak başarıları onu devrinin seçkinlerinden biri olduğunu gösterir. Hem din bilgini hem de bir düşünce adamı olarak .
Bedreddin düşüncesi ile ilgili yeterli sayılabilecek tetkikte bulundum. Bazı tezlere, makalelere baktım. Özellikle Şeyh’in Varidat’ını iyice inceledim. Bedreddin düşüncesinde doğrudan sosyalizm ile ilişkilendirilebilecek bir karine görmediğimi ifade etmeliyim.
Varidat, yaradılış teolojisi ile ilgili konuşmalar, istidlaller ve düşünürün Batıni (içrekçi, ezoterizm) düşüncelerinin derlenmiş halidir. Belki de Bedreddin’in idamından sonra bir araya getirilmiş bilgi notlarıdır. Varidat -güçlü bir ihtimalle-Bedreddin’in ona mal edilmiş sözleridir.
Varidatı ana çizgileri itibariyle değerlendirmek gerekirse, onda sünni islam öğretisinden ciddi bir sapma olduğu hemen farkedilir. Epistemolojik kopuş vardır. Varidatın verdiği mesaj bana göre panteizmdir. Vahdet-i Vücud öğretisidir. Bunu, varoluşun her biçiminde, her nesnede, Tanrının varlığının zuhuru olarak yorumlayabiliriz.
Ortodoks islam öğretisinde cennet cehenmem, ödül, ceza, motiflerinin ele alınışı Varidat yazarını heretik yapar. Bu konuya daha fazla girmenin gereği yok. Ele aldığımızın konunun problematiği başka.
Görüşlerini Vahdet-i Vücud düşüncesi etrafında somutlaştırmak mümkünse de Şeyh Bedrettin’in büyük bir fıkıh alimi olduğu, herkes tarafından teslim edilen bir gerçektir. Molla Fenari ile birlikte yaşadığı çağın en büyük din bilgini sayılmaktadır.
Rumeli egemeni Musa Çelebi nezdinde Kazaskerlik yapmıştır. Musa Çelebi devletinin şeyhülislamıdır.
Anadolu ve Rumeli egemenleri arasındaki çelişki I. Mehmet lehine çözülünce Şeyh Bedreddin İznik'te zorunlu ikamete memur edildi. Bu bir sürgündü.
O ana kadar yanındaki müritleri (kethüdaları) Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal'in Karaburun ve Manisa’ya giderek ihtilalci bir örgüte önderlik etmeleri anlamlıdır. Muhtemelen her ikisi de en az 10 yıldır Şeyh Bedreddin’e bağlıydılar.
Börklüce Sakız veya Sisam adası kökenliydi. Karaburun Yarımadası'nda kurduğu komünal düzen silahlı 4-10.000 arasındaki güç ile korunuyordu. Manisalı Yahudi bir mühtedi olan Torlak Kemal’in güçleri daha zayıftı. Asıl büyük kuvvet Karaburun yarımadasında Börklüce’nin........
© 12punto
visit website