Latife Hanım’ın evrak-ı metrukesi

LATİFE HANIM’IN ANKARA’DAKİ ÇEVRESİ

Gazi, Latife evliliğine dair dikkat çeken ilk fotoğraflar Fethi Bey ve eşi Galibe Hanımla birlikte olanlardır.

Galibe Osmanlı Hariciye Nezaretine mensup bir aileye mensuptu. Babası İsmail Hakkı Beydi. (Eldem) Aile Osman Hamdi Bey ile akrabadır. Fethi Bey’in Sofya sefirliği sırasında tanışmışlardı. Ailenin Daha sonraki kuşakta hanedan bağlantısı da vardır.

Latife ise, her ne kadar amcası Halit Ziya Uşaklıgil olsa da, tüccarlıktan burjuvalaşmış bir ailenin kızıdır. Bana göre Okyar’ın eşi Galibe daha seçkin bir aileden geliyordu. Bu resimler, Gazi Paşa’nın cumhuriyetin başında “birinci adamının” Fethi Bey olduğunu gösterir.

Latife, yaşı ve eğitimi itibariyle, Ankara elitinin eşlerinden farklıydı. İsmet Paşa’nın eşi Mevhibe Hanım, İzmir’deydi. Latife’den sonra Ankara’ya geldi.

Ruşen Eşref’in eşi Saliha, Ahmet Ferit’in eşi Müfide, Falih Rıfkı’nın eşi Şefika (Mina Urgan’ın annesi) Ağaoğlu Ahmet’in eşi ve kızları, Süreyya Yiğit’in eşi, Celal Bayar’ın eşi Reşide Hanım, Salih Bozok’un eşi de Ankara’daydılar.

Dr. Rıza Nur’un eşi İffet de Ankara’ya gelenler arasındaydı. İffet Hanım Serasker Rıza Paşa’nın kızıydı. Görüldüğü gibi Ankara elitinin eşlerinden bir kısmı Osmanlı yönetici seçkin sınıfından geliyorlardı.

Latife’nin favorisinin Galibe olduğunu söyleyebilirim. Gelişmelerin kronolojisini hatırlayalım. Fethi, İkinci Meclisle birlikte Rauf’un yerine İcra Vekilleri Reisi oldu. Bu çok önemliydi. Anlamı şuydu: 1 numara Mustafa Kemal 2 numara Fethi beydi. Cumhuriyet devrimi ile Gazi, reisicumhur, Fethi TBMM başkanı oldu. İsmet Paşa başvekil. 1 ve 2 numaralar yine aynıydı. Onlara bir üç numara eklenmişti: Lozan’da müzakereleri yürüten İsmet Paşa. Fethi Bey, Terakkiperver Parti muhalefetini teskin etmek üzere tekrar başvekil oldu. (1924) Şeyh Sait İsyanı ve Takriri Sükun ile iç politikadan çekildi. Paris’e büyükelçi olarak atandı. Mustafa Kemal Paşa tarafından Ankara istasyonundan Paris’e uğurlandı. Galibeartık Ankara’da olmayacaktı. Latife-Galibe dostluğu artık mektuplaşmalar ile sürecekti.

DÜNÜRLER ÇANKAYA’DA

Kızları Latife’yi, “Gazi Paşa’ya gelin veren” İzmirli burjuva ailesi Uşakizadeler 5-8 Temmuz 1923 tarihleri arasında Çankaya’da misafir oldular. Latife’nin anne ve babası Muammer Bey ve Adeviye Hanım ile kardeşleri Vecihe ve Rukiye de gelmişlerdi. Fotoğraflarda kadınların tesettürlü olmadıkları görülür. Bu önemli bir değişimdir.

GAZİ’DEN KAYINPEDERİ MUAMMER BEYE TEKLİF

Mustafa Kemal Paşa, milli sermayenin gelişmesi için Ziraat Bankası dışında bir Türk Bankası kurmak istedi.(1924) Bu işin başına Celal Bey’i (Bayar) getirmesi tesadüf değildir. Bayar 30’larda tekrar İktisat Vekili olana kadar sadece İş Bankasını kurumsallaştırmak işi ile meşgul oldu.

Reisicumhur Mustafa Kemal Paşa İş Bankası’nı Bayar’a kurdururken kuruluş sermayesine 250.000 lira ile katılmıştı. Buna ilaveten 207.400 liralık kişisel hesap açtırmıştı. Bankanın kuruluş sermaye bir milyon liraydı.

İş Bankası kurucuları arasında Gazi’nin kayınpederi Muammer Bey de vardı. Muammer Bey, güçlü bir ihracatçılar birliği kurmak istemiş. Banka yönetimi ise milli sanayi işine girişmiş, başka alanlara yönelmişti.

Muammer Bey’in New York ve New Orleans borsalarında olduğu düşünülürse epey vizyon sahibi bir burjuva olduğuna hükmedilebilir. Bence Latife’nin babası Muammer Bey, gelişmekte olan ticaret burjuvazisinin oldukça başarılı bir örneği idi.

ÇANKAYA’DA MÜSADEME : TOPAL OSMAN ABLUKASI

Latife Çankaya’da genç bir gelindir artık.1923 Nisan ayı başında Ali Şükrü Bey’in katli olayı ortaya çıkartılır. Faili Topal Osman ve ekibidir. Giresun müfrezesi ile İsmail Hakkı Tekçe komutasındaki “yeni muhafız taburu” arasında müsademe çıkar. Topal Osman’ın 1920 başından beri TBMM başkanının güvenliğini sağlayan Giresunlu gayri nizami kuvvetin komutanı olduğu malumdur. Koçgiri ayaklanmasında ve Büyük Taarruzda yer aldılar. Ancak Osman Ağa’nın adamları (aynı Ethem’ın kuvayı seyyaresi gibi) güvenlik sağlamak işlevini kaybedip güvenlik sorunu haline geldiler. Bunun üzerine İsmail Hakkı Tekçe komutasında yeni muhafız taburu Çankaya’da görevlendirildi. Ali Şükrü’nün katledilmesi tam da bu olaylarla zamansal olarak örtüşmüştür. Olayların nedenleri ve sonuçları ayrı bir yazısının konusu. Ancak çatışma sırasında Gazi’nin tebdili kıyafetle Çankaya’dan uzaklaştığı Rıza Nur’u kaynak gösteren literatürde sıklıkla vurgulanır.

LATİFE’NİN SON ELLİ YILI

Latife Hanım, hayatının son elli yılında yalnız yaşadı. Atatürk’ün sağlığında Dahiliye Vekaleti tarafından yakından izlendiğini söylemek doğru olur. Dilerseniz yakın koruma da diyebilirsiniz. Latife, Atatürk’ün sağlığında İki kez sağlık nedeniyle tedavi olmak üzere yurtdışına çıktı. Kendisine Fatma Saliha adıyla pasaport verildi.(1926) Prag yakınlarında Tatra Sanatoryumunda yattı. Bu sırada Vasıf Çınar orada elçi idi. Anlatılanlara göre ünlü biyografi yazarı Emil Ludwig’de orada imiş. Bu entelektüel Türk kadını ile yakınlaşmak istemiş. Bir süre sonra Latife Hanım gerçek kimliğini açıklamak zorunda kalmış. Emil’i reddetmiş. Emil Ludwig 30’larda Türkiye’ye geldi. Çankaya’da Mustafa Kemal Paşa ve Büyükada’da Troçki ile görüştü. Amacı her ikisinin biyografisini yazmaktı. Ludwig’in en ünlü eseri Napolyon’dur.

Gazi, 1932’deArmstong’un Bozkurt kitabı yayınlanınca, Latife’den şüphelendi. Mahrem kalması gereken şeyleri anlatmış olabileceğini düşündü sanırım. Oysa ki bu konularda temel kaynak Dr. Rıza Nur’dur. Rıza Nur, “Hayat ve Hatıratımda” Atatürk aleyhtarlığında sınır tanımamaktadır. Amstrong, ise Kut’ta Türklere esir düşmüş bir İngiliz istihbarat subayı idi. Mütarede ve cumhuriyette İngiliz büyükelçiliğinde resmi görevli idi. İstanbul’daki Anadolu hareketi karşıtı bütün çevrelerin örgütlenmesinde önemli rol oynadı. Birinci Dünya savaşından 30’lara kadar bütün ön Asya coğrafyasının siyasi gelişmeleri hakkında bir çok kitap yazdı. Bunlarda biri de “GreyWolf Mustafa Kemal: anIntimate study of a Dictator” kitabıdır. Kitabında Armstrong, Mustafa Kemal’i Timur, Cengiz gibi kıyıcı bir tarihi sima olarak resmeder. Askeri başarılarını över. Kişi olarak yerici ifadeler kullanır.LATİFE HANIM’IN İSTANBUL HAYATI

Latife Hanım uzun süre Ayaspaşa’daki Uşakizadeler konağının en üst katında yaşadıktan sonra, 60’larda Harbiye’de Safir Apartmanına taşınmıştı. Eşyalarının bir kısmını hatta piyanosunu bile getirmemişti. Bu yıllarda kendisiyle mülakat yapmak için epey müracaatlar olmuş, nezaket ziyareti babında başlayıp biraz bilgi almaya yönelik olarak var. Örneğin Niyazi Ahmet Banoğlu, işi tadında bırakmış, ama Mete Akyol’un fazla istekliliği terslenmesine yol açmış. Azarlanmış. Bu babda bilinmesi gereken bir şey söyleyeyim bu arada. Akyol, Abdürrahim Tunçak ile 15 gün süren bir dizi mülakat yaptı. Daha sonra yayınladı. Tunçak’ın kim olduğunu müphem bırakan bu görüşmelerin kayıtlarını Akyol’un internet sitesinde okumak mümkündür.

LATİFE HANIM’IN VEFATINDAN SONRA

Latife Hanım 12 Temmuz 1975’te vefat etti. Fahri Korutürk cumhurbaşkanı Demirel başbakandı. Demirel o yılın başında Milliyetçi Cephe hükümetini kurmuştu. İstanbul Valisi Namık Kemal Şentürk’tü. Uşakizade ailesini İzmir’den tanıyordu. Belediye başkanı uzun yıllardır ilk defa bir CHP’li idi: Ahmet İsvan.

Cenazeye devlet töreni yapılmadı. Vali Şentürk’ün inisiyatifi ile mütevazı bir tören yapıldı. Latife Uşşaki Hanım’ın cenazesi Türk bayrağına sarıldı. Devletin asgari ilgisiyle Edirnekapı’daki aile mezarlığına defnedildi

Mirasçılar bir süre sonra tereke hakkında karar vermek üzere toplandılar. Hak sahipleri kardeşleri ve kardeş çocukları idi.

Latife Hanım okuyan yazan bir kadındı. 1898 doğumlu idi. Üsküdar Amerikan’dan mezun olduktan sonra (Bazı yerlerde Robert Kolej yazılmış) Sorbonne’da hukuk okumaya gitti. Mütareke koşullarında okulu bitiremeden İzmir’e büyükannesinin yanına döndü. 1921’de. İzmir’de Yunan işgali vardı.........

© 12punto